Suyun sessiz alarmı...
Su, artık yalnızca bir doğal kaynak değil; ekonomi, toplumsal istikrar ve millî güvenliğin mihenk taşı. Dünya genelinde yaklaşık 2,2 milyar insan güvenli içme suyuna erişemiyor, 800 milyon kişi ise “kritik” su baskısı altında yaşıyor. Türkiye, coğrafi konumu ve iklimsel değişiklikler nedeniyle bu küresel tabloyla doğrudan yüzleşiyor... Son otuz yılda Türkiye’de yağış rejimleri ortalama % azaldı. Konya, Tekirdağ ve İç Anadolu tarım havzalarında üretim ciddi kayıplar veriyor; tarımsal üretimdeki düşüş hem gıda güvenliğini hem de ihracat potansiyelini tehdit ediyor. Şehirlerde suya erişim baskısı artıyor; kişi başına düşen yenilenebilir su kaynakları giderek azalıyor. Su kaynaklarının adil dağıtımı, altyapı eksiklikleri ve kırsal-kentsel eşitsizlik, yalnızca çevresel değil, toplumsal güvenlik sorunu hâline gelmiş durumda. Devletin attığı adımlar, bu farkındalığın somut göstergesi. Havza Esaslı Entegre Su Yönetimi ve Su Verimliliği Eylem Planı (2023- 2033), Türkiye’nin su politikalarını modern, stratejik ve bütüncül bir zemine taşıdı. DSİ ve ilgili bakanlıklar, havza bazlı planlama, modern sulama sistemleri ve altyapı yenilenmesini merkezî politika olarak belirledi. Belediyeler, altyapı kayıplarını azaltmak için özel sektörle iş birliği yaparken, tarım ve sanayide su geri kazanımı ve verimli kullanım teşvik ediliyor. Ancak suya erişimde adalet sorunu hâlâ çözülmüş değil; bu alan, toplumsal güven ve siyasi istikrar için kritik bir sınav olarak önümüzde duruyor. Küresel perspektif, suyun önemini daha da görünür kılıyor. Enerji üretimi, tarım ve sanayi........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein