menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kudüs Paktı, TRÇ modeli ve Türkiye’nin tarihî sorumluluğu

15 1
30.09.2025

Kudüs, sadece bir şehir değildir; tarihimizin, inancımızın, vicdanımızın aynasıdır. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin 5 Ağustos 2024 tarihli çağrısında açıkça ifade ettiği gibi “Kudüs ilk kıblemiz ve ortak kaderimizdir.” Bu cümlenin ağırlığını hafife alamayız: Kudüs, bizim medeniyet hafızamızın merkezi, mazlumla doğrulmanın, adalet talebinin sembolüdür. Bahçeli’nin “Kudüs Paktı” önerisi; gösteri amaçlı bir retorikten ibaret değildir. O, bölgesel dayanışmayı kurumsallaştırmayı, sahada insani ve altyapısal yardımlaşmayı, kutsal mekânların hukuki ve fiilî korunmasını amaçlayan somut bir vizyondur. Bugün Gazze’de yaşananlar, kanı yerde bırakan katliamlar, dinî ve insanî vicdanı yaralayan bir insanlık krizidir. Ülkenin dört bir yanında, köyde, kentte herkesin ortak hissettiği bir sorumluluk varsa, bu sorumluluğu kurumsal bir zemine taşıyacak adımın adı Kudüs Paktı olmalıdır. Türkiye’nin öncülüğü, bölge aktörlerini bir araya getirecek köprü işlevi görebilir; OIC, Arap Birliği ve bölge devletleriyle koordinasyon, bugün için hayati bir gerekliliktir. Sayın Bahçeli'nin önerdiği TRÇ modeli (Türkiye-Rusya-Çin ekseni) ise Türkiye’nin menfaatleri etrafında çok kutuplu bir denge kurma teklifidir. Burada altını çizmemiz gereken husus; önerinin askerî bir blok değil, sivil, ekonomik ve diplomatik iş birliği odağında olmasıdır. Enerji projeleri, altyapı ortaklıkları, ticaret ve teknoloji-bağlantıları Türkiye’ye stratejik özerklik sağlayacak; küresel rekabette pazarlık gücümüzü artıracaktır.........

© Türkiye