İmralı’dan Orta Doğu'ya, Türkiye kontrolü ele alıyor
Türkiye, terörle mücadelede sahadaki kazanımlarını masada da güvence altına almak zorunda. Son günlerde gündemin merkezine oturan İmralı süreci, sadece bir ziyaret planı değil; sahadaki üstünlüğün teyidi, örgütün tasfiyesinin güvenceye alınması ve Türkiye’nin bölgesel stratejik kontrolünün pekiştirilmesi adımıdır.
İmralı’ya yapılacak heyet ziyareti, AK Parti, MHP ve DEM milletvekillerinin yasama himayesinde gerçekleştirdiği şeffaf bir süreçtir. Amaç, bir sembol veya propaganda göstergesi değil; sahadaki çözülmenin tescili, örgütün tasfiye sürecinin garantiye alınması ve Türkiye’nin masadaki üstünlüğünün korunmasıdır.
Bu çıkışın ardından kamuoyunda doğal olarak çeşitli tepkiler yükseldi; bazı çevreler “Niye doğrudan ayağına gidiliyor, görüntü ile yetinilemez mi?” diye sorguladı, kimi etki ajanları tarafından tartışmalar sosyal medyada yayıldı. Vatandaşın kafasında soru işaretleri oluşması normaldir; çünkü mesele yalnızca devlet aklı açısından bakıldığında anlaşılabiliyor. İşte tam bu noktada uzaktan görüntü ile görüşme bazıları için yüzeysel ve yeterli gibi görünebilir, ancak devlet için mesele görünürlük değil, kontrol ve güvencedir. Sahadaki kazanım, masada da teyit edilmeden stratejik anlam kazanmaz. Türkiye’nin üstünlüğü, yalnızca sahada alınan başarılarla değil, aynı zamanda doğrudan temas ve müzakere aracılığıyla teyit edilen politik, hukuki ve güvenlik boyutlarıyla sağlanır. Bu süreç, sahadaki çözülmenin sadece bir fotoğrafı değildir; aynı zamanda masadaki ve uluslararası arenadaki üstünlüğün, kontrolün ve tasfiyenin güvenceye alınmasıdır. Devletin refleksi, günlük siyasetin kısır tartışmalarına veya popülist algılara göre değil; ulusal güvenlik, sınır bütünlüğü ve........© Türkiye





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein