Asya-Pasifik’te kırılma noktası: Hindistan-Pakistan gerilimi ve Türkiye’nin stratejik pozisyonu
Güney Asya’da yaşananlar, bölgesel bir sınır çatışmasının çok ötesinde, küresel güç dengelerinin yeniden şekillendiği bir satranç tahtasına dönüşüyor. Hindistan’ın “Sindoor Operasyonu” adı altında başlattığı saldırılar, Pakistan’ın buna misilleme olarak beş savaş uçağı ve bir insansız hava aracını düşürdüğünü açıklamasıyla yepyeni bir boyuta taşındı. Üstelik bu uçaklardan üçünün Fransa’dan alınan stratejik önemdeki Rafale jetleri olduğu iddiası, gözlerin sadece Güney Asya’ya değil, küresel savunma sanayiine de çevrilmesine sebep oldu. Hindistan, bu kayıpları doğrulamasa da, Pakistan’ın bu askerî başarı iddiası, bölgedeki dengelerin ciddi şekilde gözden geçirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Keşmir, tarihin yükünü omuzlarında taşıyan bir toprak parçası. Hindistan ve Pakistan’ın hak iddia ettiği bu stratejik bölge, iki nükleer güç sahibi komşunun defalarca karşı karşıya gelmesine sebep oldu. Bugün yaşananlar, tarihin gölgesinde yeniden şekillenen bir hesaplaşmayı andırıyor. Hindistan’ın “terör altyapısını hedef aldığını” savunduğu operasyonlar, Pakistan tarafından “saldırganlık” olarak nitelendiriliyor. Bu durum, yerel bir sınır çatışmasından çok, küresel güçlerin satranç hamleleriyle şekillenen geniş bir jeopolitik mücadeleye işaret ediyor. Gerilimin bu denli tırmanışa geçmesinin ardında, sadece iki ülkenin tarihî rekabeti değil, aynı zamanda Washington ve Pekin’in Asya-Pasifik’teki güç hesaplaşmaları yatıyor. Çin, Pakistan ile stratejik ortaklığını Kuşak-Yol Projesi üzerinden daha da pekiştiriyor. Gwadar Limanı, Pekin’in küresel ticaret hattındaki en kritik noktalardan biri olarak öne çıkarken, Hindistan’ın operasyonları, sadece Pakistan’a değil, Çin’in ekonomik koridoruna da doğrudan bir meydan okuma olarak okunuyor. Çin’in Güney Asya’daki bu ekonomik ve stratejik yatırımları, Hindistan’ın bölgedeki hamlelerine karşı daha sert bir duruş sergilemesine........
© Türkiye
