Bir eğitimci yazarın okul kantinlerine bakışı
İlkokulu köyde okudum. Kantin diye bir şey yoktu. Ortaokulu ilçede okudum. Sadece çay ve simit satılan minik bir yer vardı. Lisede çok az sayıda ürün satılan sade bir kantin vardı. 3 yıl boyunca, yoksulluktan ötürü buraya 10 kez bile giremedim. Üniversitede Kadıköy'deki büfeleri sadece yutkunarak seyrettim. Okulun kantininden de sadece çay aldım. 36 yıl zarfında 10 ayrı lisede çalıştım. Tümünde, her türlü çarçur zerzevatın satıldığı kantinler vardı. Kantinlerin sunduğu ürünlerin yüzde 90'ı aşırı yağlı, tuzlu, şekerli, unlu ve katkı (NBŞ, MSG, GDO, hormon, boya) maddeli ürünler. Hemen her şey sahte ve kanserojen. Veganlar için hiçbir şey yok. Kimi anne babalar cahil bile değil zır cahil. Zira çocukların yüzde 90'ı okula aç geliyor. Merak edenler bir okula gidip birinci dersin bitimindeki 10-15 dakikalık teneffüs arasında kantinde bir gözlem yapabilir. Margarinli tostlar, sahte ithal susamlı simitler, mısır şuruplu meyve(?) suları, sakızlar, noodle adı verilen çöpler, sahte sucuklar, sahte salamlar, gofretler vb. bolca yutulmakta... Öğrencilere ve velilere hep şunu........
© Türkiye
