menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bozuk Düzende Sağlam Çark Olmaz: Türkiye’de Sistem Değişimi Üzerine Teorik Bir İnceleme

11 1
29.08.2025

Günümüzde Türkiye’deki mevcut siyasi ve askeri yapının bozukluğu ve bu yapının sağlam bir sistem değişikliği için ne engel teşkil ettiği, sivil ve askeri akademik çevrelerde ciddi bir biçimde tartışılmalıdır. Atatürk’ün gerçekleştirdiği devrimler örnek alınarak, sistem değişikliğinin önündeki engeller ve bu engellerin aşılma yolları incelenmeli ve sistem değişikliği için yeni bir yapılanma yaratılmalıdır. Mevcut sistemin bozukluğuna rağmen, sağlam bir çarkın mümkün olamayacağı ve sistem değişikliğinin ancak sivil ve askerin birlikte örgütlendiği, ideolojik ve kitlesel güçle mümkün olabileceğinin artık anlaşılması gerekmektedir.

Mevcut sistem, dışarıdan dayatılan kurallarla şekillenirken, iç dinamikler ve tarihsel deneyimler genellikle göz ardı edilmektedir. Bu durum, değişimin önünde en büyük engeli oluşturan “sistem içi memur anlayışı”nı ortaya çıkarmaktadır. Memur zihniyeti, çoğu zaman statükoyu korumayı hedefler ve radikal sistem değişikliklerini engeller.

Bu makalede, Türkiye’de sistem değişikliğinin teorik ve tarihsel ön koşulları ele alınacaktır. Atatürk’ün gerçekleştirdiği devrimler örnek alınarak, mevcut sistemin demokratik ve seçim temelli sınırları tartışılacaktır. Makale, sistem değişiminin ancak örgütlü, ideolojik ve kitlesel güçle mümkün olabileceği tezini savunmaktadır.

Devlet bürokrasisi, çoğu zaman değişimin önünde duran en görünür engeldir. Memur zihniyeti, işini “mevzuata uygun” şekilde yürütmeye odaklanır ve sistemi sorgulama gereğini hissetmez. Bu yaklaşım, değişim girişimlerini formaliteden öteye taşıyamaz.

Bozuk bir düzende sağlam bir çark olamayacağı gerçeği, bürokratik yapıların yapısal sorunlarını gözler önüne sermektedir. Sistem içindeki memurlar, çoğu zaman risk almak yerine mevcut durumu korumayı tercih eder. Bu durum, radikal reformların hayata geçirilmesini neredeyse imkânsız hâle getirir.

Tarihsel örnekler, bürokratik direncin sistem değişikliklerini nasıl sınırladığını göstermektedir. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş sürecinde, memur zihniyeti birçok reformun yavaşlamasına veya sığ kalmasına neden olmuştur. Atatürk dönemi reformları ise, bürokratik direnci kıracak bir strateji ve kararlılıkla hayata geçirilmiştir.

Bu nedenle, sistemin değiştirilebilmesi için sadece yasal düzenlemeler ve anayasal uyum yeterli değildir. Sistemin işleyiş mantığını ve bürokratik direnci anlamadan yapılacak girişimler, kısa vadede etkisiz kalır. Sistem değişimi, yapısal ve ideolojik bir dönüşümü gerektirir.

Demokrasi, teorik olarak halkın iradesini yansıtır; ancak bozuk bir düzende işlevi sınırlıdır. Seçimler, var olan yapıyı sadece kozmetik olarak değiştirebilir; sistemin temel çarkları olduğu gibi kalır. Bu durum, seçimlerin ve demokratik mekanizmaların sınırlılıklarını gözler önüne sermektedir.

Seçimlerin aldatmacası, özellikle Türkiye bağlamında sıkça........

© Turkish Forum