Gazze Soykırımı ve Uluslararası Hukuk
Gazze Soykırımı ve Uluslararası Hukuk
Gazze soykırımına karşı, kişisel ve kurumsal tepkiler, zulmün sonlandırılması yolunda önemli adımlardandır. Bununla beraber görev, rol, güç imkanları ölçüsünde sadece kınamak yeterli olmayıp zulmü durdurmak, zalimleri cezalandırmak konusunda harekete geçmek son derece önemlidir. Siyasal ve ekonomik yaptırımlar yanında uluslararası hukuk yollarını kullanmak gerekmektedir.
Uluslararası Akademik Araştırmalar Derneği tarafından düzenlenen “Uluslararası Hukukun Çöküşü: Gazze” panelinde hukuk yollarının önemi ve kullanımı üzerinde duruldu. Panel ismi, anlamlı olduğu halde uluslararası hukukun değil de sistemin yetersiz kaldığı, güç odakları karşısında girişimlerden sonuç alınmasında geç kalındığı dile getirildi. Bununla beraber birçok örnekte olduğu gibi Uluslararası Hukuk yollarından son derece başarılı sonuçlar alınabildiği, bundan sonra da yapılması gerekenler olduğu dile getirildi.
Uluslararası Hukuk kuralları, teâmül halinde asırlardan beri varlığını sürdürdüğü halde suçların ve suçluların tespiti ve cezalandırılması konusu oldukça yenidir. 1948 Soykırımı Önleme ve Cezalandırılması Sözleşmesi ile 1949 Cenevre Sözleşmeleri, çatışmalarda suç tanımları konusunda ilklerden olup suçluların yargılanmasında kurumsal düzenleme ise ancak 1990’lardan mümkün olabilmiştir. Dolayısıyla henüz gelişme aşamasındaki bu kurumsallaşmanın çöküşünü değil geliştirilmesini, kullanım alanı açılmasında gayret sarfedilmesini, bu alandaki her bir devletin artılarını, eksilerini dile getirmek, yaşanan başarılı örneklerden hareketle ulusal ve uluslararası kamuoyunu ümitlendirmek gerekmektedir.
Bosna-Hersek’te Müslümanlara karşı Srebrenitsa soykırımı ve diğer zalimâne eylemler üzerine Türkiye’nin, özellikle dönemin Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin’in aktif desteği ve diplomatik girişimleri ile merhum Aliya İzzetbegoviç’in gayretleri sonucu 1993’de Eski Yugoslavya Savaş Suçları Mahkemesi kurulmuştur. Bu ad hoc (geçici) kurum uluslararası hukukta suçluların cezalandırılması için hususi bir mahkemenin ilk örneğidir. Müslümanların azınlıkta olup ezildiği bir devletin başkanı olarak İzzetbegoviç, mevcut hukuk imkanlarını ve uluslararası sistemin hassas yollarını kullanma gayretini göstermiştir. Bu mahkeme Ruanda Savaş Suçları Mahkemesi’nin 1994’de kurulmasına örnek teşkil etmiştir. İki mahkeme, aynı zamanda 1998 Roma Statüsü ile Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kuruluşuna öncülük etmiştir. Eski Yugoslavya Savaş Suçları Mahkemesi, batının desteği ile soykırım yapan, Müslümanlara zulmettikleri için Hristiyan batıdan ödül bekleyen Sırp ve Hırvat kasaplarının cezalandırılmasında önemli başarılara imza........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d