YENİ ENTELEKTÜELLİK MANİFESTOSU
Zamanın ruhuna göre yeniden tanımlama
Artık entelektüellik, akademik unvanlarla ya da soylu soylarla anılacak bir üstünlük alanı değildir. Yeni entelektüellik; sokakta düşen, doğada yönünü arayan, hayatın baskısına rağmen düşünmeyi sürdüren insanların sessizce inşa ettiği bir zihinsel direniştir.
Bir çocuk, doğayla ne kadar erken temas kurarsa, geleceğe o kadar derinlikli bakar. Doğanın içinde büyüyen çocuk, hazır bilgilerle değil, kendi sorularıyla yürür. Yaprağın damarlarına bakan göz, yalnızca bir bitkiyi değil, yapının, sistemin, hayatın izini sürer. Doğa öğretir. Hissettirir. Ve aynı zamanda zorlar.
Çocuk, doğayla baş başa kaldığında çözüm üretmeyi öğrenir; hayatta kalmayı değil sadece, hayatta kendi yolunu da açmayı. Zihni hem kreatifleşir hem sistematikleşir. Doğanın matematiğiyle tanışır, sezgileri keskinleşir.
Şehir çocuklarıysa, oyuncakları fabrikalar tarafından belirlenmiş, zamanı çizelgelere bölünmüş, düşünme alanı sınırlandırılmış bireylerdir. Onlar için oyun, içgüdüsel bir eylem değil; öğretilmiş bir kuraldır artık. Sokaklar ise başka bir dünya sunar. Oyunları çocuklar yaratır. Kurallar oyun sırasında şekillenir. Her gün yeniden icat edilir.
Ve o sokaklar, yalnızca oyun alanı değil; düşüncenin, yaratıcılığın, sezginin ve çözümün ilk laboratuvarıdır.
ÇALINAN FANTEZİ VE GERİ DÖNEN DOĞA
Oyuncak fabrikaları çocukların hayal gücünü çaldı. Plastiğe dökülmüş renkli kalıplar, artık fantezinin yerini aldı. Bir sopanın at, bir taşın ordu olduğu zamanlar geride kaldı. Çocuklar, kendilerine ait dünyalar kuramadan, hazır dünyalara teslim edildi.
Kurumsallaşmış eğitim, çocukları sokaklardan kopardı. Ve sokaklar yalnızlaştı.
Ama bu yok oluş anlamına gelmiyor. Sokaklar, doğaya karışarak yeni biçimlerde yeniden doğdu.
Çünkü insanın hayal gücü, ne sokaktan ne doğadan kolayca vazgeçmez. Bugün bazı kurumlar, bu ihtiyacı fark etti. Beton duvarlar yerine ağaç gövdelerinin çevrelediği ormanlara anaokullari gibi doğa temelli eğitim alanları, çocukları yeniden toprağa, rüzgâra, suya teslim etti. Fantezi geri döndü ama bu kez doğanın içindeki kurallarla birlikte. Çocuklar tekrar kendi oyuncaklarını doğadan toplamaya, kendi oyunlarını yaratmaya başladı. Yine yalnız değillerdi. Yine “ben” değil, “biz” oldular. Ve yine entelektüel düşüncenin ilk adımları bu doğallığın içinde atıldı.
Sokaklar kurumların içine sızdı. Ama bu sefer doğa da onların yanındaydı. Yeni nesil entelektüellik işte bu birleşimde doğuyor: Doğaya dayalı düşünme, sezgiye dayalı çözüm ve bireysel değil kolektif hayal gücü.
ESTETİKTEN DOĞAN MERAK: ENTELEKTÜELİZMİN YENİ KAYNAĞI
Entelektüellik artık kuşaklar arası eğitimli ailelerin kucağında doğmuyor.
O eski, iç içe geçmiş akademik zincir kırıldı. Bugün entelektüel olma hali, çocuğun çevresiyle kurduğu estetik bağda, merakında ve sorgulama gücünde şekilleniyor. Yeni entelektüel, bir yaprağın neden sağa değil de sola eğildiğini sorgulayan çocuktur. Bir taşın altındaki karıncayı izlerken zamanın nasıl aktığını........
© Turkish Forum
