Sorgulamanın kaybolduğu toplumda sessizlik de gürültü kadar tehlikelidir
Gündem, siyasetin gölgesinde şekilleniyor. Çünkü toplumun en yakıcı meseleleri halâ açlık, yoksulluk, siyasi çatışmalar ve hayatta kalma mücadelesi gibi temel ihtiyaçlar etrafında dönüyor. Böyle bir tabloda, düşünsel alanların; sanatın, bilimin, edebiyatın ve felsefenin öncelik sırasına girmesi zorlaşıyor. Kurumsal olan her şey siyasetin içine gömüldüğünde, gündem de o girdaptan kolay kolay çıkamıyor.
Ancak bu durum yalnızca bir içerik sorunu değildir. Bu, bir zihin sorunudur.
Siyasetin bu denli gündemi işgal etmesi, toplumun düşünsel derinliğini de daraltıyor. Zihin, sürekli kriz, kutuplaşma ve çatışmayla beslendiğinde başka hiçbir şeyi algılayamaz hale gelir. Bir çeşit düşünsel depresyon: huzursuz, umutsuz ve içine kapanış. Oysa insanın zihinsel dönüşümünü besleyen damarlar başka yerde: Sanat, bilim, felsefe ve kültür. Ama bu damarlar, gürültünün altında kan akıtamaz hale geldi.
Türkiye’de medya, neredeyse tamamen siyaset odaklı bir yapıya büründü. Aynı yüzler, aynı argümanlar, aynı çarpışmalar günbegün tekrar ediyor. Sanat haberleri, bilimsel gelişmeler ya da toplumsal yaratıcılıklar marjinalleştiriliyor. Oysa asıl gündem bunlar olmalıydı. Medya bir aynaysa, o aynadan yansıyan tek şey iktidar ve muhalefet figürleri olmamalıydı.
Toplumda iki büyük kutup var: Dinciler ve laikler. Her iki grup da kendi doğrusuna sıkı sıkıya bağlı. İkisi de ötekini “yanlış” olarak konumlandırıyor. Burada eksik olan şey ise doğruyu savunmak değil, düşünceyi sorgulamak. Doğru ve yanlış tartışmaları bir yere gitmez, çünkü her ikisi de özneldir.........
© Turkish Forum
