menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Onda kendini görmek ve kaykayın masumiyeti

38 6
12.03.2025

Merhameti, vicdanı ve insanlığı olan herkes ona çok üzüldü…

Ancak Mattia Ahmet Minguzzi’nin başına gelenler yalnızca bir üzüntü meselesi değil, daha büyük bir toplumsal sorundu.

Herkes onda kendi evladını, kardeşini, komşusunu, okul arkadaşını gördü.

O yüzden onun acısını yüreğinde çok geniş hissetti.

Annesinin ve babasının içini yakan o derin acıyı, kendi acısı gibi sahiplendi.

Eğer Mattia Ahmet Minguzzi’yi hayattan koparan şey, sevgisiz ve merhametsiz yetişmiş iki serserinin bıçak darbeleri değil de bir hastalık ya da trafik kazası olsaydı…

Belki de kimsenin haberi bile olmadan toprağa verilecek, yüzünü ne gazetelerde, ne televizyonlarda, ne de sosyal medyada görecektik.

O zaman yalnızca onu ve ailesini tanıyanlar, “Allah kimseye evlat acısı vermesin” diyerek üzüntülerini paylaşacak, başsağlığı dileklerini iletecekti.

Şimdi ise bu vahşete tanık olan Türkiye’nin her kesimi, derin bir empatiyle Mattia Ahmet Minguzzi’nin acısının etrafında birleşti.
Çünkü herkes kendi kendine şu soruyu sordu:

“Kötülüğün sembolü hâline gelen bu dünyada, çocuğumu okula, pazara, bakkala, parka gönderirken onun da başına böyle bir şey gelir mi? Bir serseri, benim çocuğuma da bu vahşeti yaşatır mı?”

Ve Yusuf yüzlü Mattia Ahmet........

© Türkgün