menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Terzi Baba: Dünya malı için Allah demem

9 1
20.09.2025

Erzincan, tarih boyunca Türk’ün manevi sancağı olmuş bir diyar. Kısa bir süre önce bu kadim şehirde anlamlı bir tören gerçekleştirildi: Terzi Baba Külliyesi’nin açılışı, Türkiye Cumhuriyeti’nin son Başbakanı Binali Yıldırım’ın da katılımıyla yapıldı. Bu külliye, ömrünü tevazu, adalet ve insan sevgisine adamış, öğretileriyle gönüllere dokunan büyük bir sufi liderin hatırasını yaşatmayı amaçlıyor.

Peki kimdir bu sufi? Halkın gönlünde “Terzi Baba” adıyla yer eden Muhammed Vehbî Erzincânî, 1779-1848 yılları arasında yaşamış bir gönül insanıdır. Asıl mesleği terzilik olduğu için “Terzi Baba” lakabıyla anılmıştır. Erzincan’da Terzi Baba adına bir dernek kurulmuş, onun adını taşıyan büyük bir cami ve külliye de inşa edilmiştir. İşte bu açılışı yapılan külliye, o manevi mirasın eseridir.

Terzi Baba, Türk İmparatorluğu’nun son döneminde Türk tasavvuf geleneğinin güçlü bir temsilcisi olarak sivrilmiştir. Kendisi Nakşibendiyye ekolünün Hâlidiyye koluna mensup bir sufidir. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî’nin halifesi Şeyh Abdullah Mekkî Erzincânî vasıtasıyla Terzi Baba, Nakşibendî ekolüne intisap etmiş ve hilafet alarak Erzincan ve civarında irşâd faaliyetleri yürütmüştür. Onun terbiyesinde yetişen Hacı Mustafa Fehmi Efendi, Leblebici Baba, Hâfız Mehmed Rüşdü Efendi ve İrşadî Baba gibi birçok halife, bu yolu bölgede devam ettirmiştir.

Halk arasında onu “ikinci bir Yunus Emre” olarak ananlar olmuştur. Gerçekten de Terzi Baba, tıpkı Yunus gibi Türkçe şiirlerle hakikatleri dile getirmiş; ilâhî aşk, tevazu, hoşgörü ve irfan ile yoğrulmuş bir Türk-İslam anlayışını temsil etmiştir. Bu yönüyle, Türkistan’dan Balkanlara uzanan ve Yunus, Hacı Bektaş, Ahmed Yesevî gibi gönül erenleriyle kök salan Türk sufi geleneğinin 19. yüzyıldaki temsilcisidir.

Terzi Baba, dinin zahiri hükümleriyle (şeriat) tasavvufun manevi terbiyesini (tarikat) birbirinden ayrı görmez; bilakis bunların iç içe olduğunu vurgular. “Tarikat, Şeriat üzerine kurulduğu gibi, Hakikat de Şeriat’ten zuhur eder... Onun için her üçünü de cism ü canla sevmek gerekir” diyerek şeriat–tarikat–hakikat bütünlüğünü dile getirir.

Bu bakış açısı, ilim ile amelin birleşmesine özel önem vermesiyle de kendini gösterir. Terzi Baba’ya göre asıl gaye ilmi hâle ve amele dökebilmektir. İhlâs kavramı da bu bağlamda Terzi Baba’nın öğretilerinin merkezindedir. Yaptığın her ibadeti ve iyi işi yalnız Allah rızası için yapmak, dünyalık........

© Türkgün