menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kırsal sustukça, toprak da susuyor

14 1
15.08.2025

Bir zamanlar çocuk sesleriyle dolup taşan köy sokakları artık sessiz. Tarlaların arasında yankılanan neşeli kahkahalar yerini rüzgârın uğultusuna bıraktı. Toprağın kokusunu bilen eller azaldı, sokaklar arasında koşturan küçük ayaklar görünmez oldu. Kırsaldan, köylerden, bu topraklardan bir şey eksiliyor.

Sessiz ama derin bir kayıp yaşıyoruz: Hem insanlar doğurmaktan vazgeçiyor hem toprak…

Gözümüzün önünde, ama sessizce ilerleyen bir kriz bu. Japonya’dan İtalya’ya, Hindistan’dan Çin’e, Güney Kore’den Türkiye’ye kadar pek çok ülke, bu sessiz ama derin değişimin eşiğinde. Genç nüfus azalıyor, yaş ortalaması hızla yükseliyor. Fakat bu demografik dönüşüm yalnızca emeklilik sistemini ya da iş gücü piyasasını değil, aynı zamanda en hayati alanlarımızdan biri olan tarımı da tehdit ediyor.

Dünyada ülkelerin sadece 1/3’ünün doğum oranı 2.10’un üzerinde ve bu ülkeler… Sahra altı Afrika’da.

Küresel olarak böyle bir durum hâkim ama neden? Cevap olarak Modernleşme ve kentleşme diyebilir miyiz?

Bir yandan üretim sisteminde aile içinde çalışmaktan ücretli işe geçmekte olan kadınlarda çocuk sayısı azalıyor. Diğer yandan çocuk bakım yükünün çoğunluğunun kadınların üzerinde bırakılıyor olması çocuk sahibi olmayı düşünen kadınları bir kez daha düşündürüyor.

Kırsalda birçok işe yardımcı olan çocuklar kentlerde ciddi bir gider kalemi oluşturuyor. Kentte çocuk yapma kararı ekonomik karar olarak ta düşünebiliriz. Yani kentlerde çocuk sahibi olma maliyeti ve fayda oranları çocuk sayısını belirliyor. Son zamanlarda kentlerde çocuk sayısı ve bakımı yıkıcı bir ekonomik yük anlamına geliyor. Bakım, eğitim, çeşitli ihtiyaçlar derken hayat pahalılığı, kreş masrafları, okul masraflarını astronomik rakamlara ulaşması doğum oranlarını........

© Türkgün