menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Rekabetçi otoriterlikten hegemonik otoriterliğe

10 0
22.07.2025

2024 yerel seçimleri ve sonrasında AKP’nin popüler desteğini büyük ölçüde kaybetmesi Erdoğan’ı kritik bir tercihle karşı karşıya bıraktı. Ya “rekabetçi otoriterliğin” sınırlarında kalınacak ve tüm eşitsiz imkânlara rağmen iktidarı kaybetme riski devam edecek; ya da rekabetin tümüyle tasfiye edildiği, kaybetmeyecekleri yeni bir seçim düzenine geçilecekti.

İktidar seçimle yönetime gelmiş olmasına rağmen yine seçimlerle gitmek istemediği için Türkiye'de bir rejim değişikliği planını uygulamaya koymuş görünüyor. Medyaya baskıların artması, yargının iktidarın tam denetimine alınmış olması, CHP’li belediyelere hukuksuz operasyonların sürmesi gibi birçok gelişme olası rejim değişikliğinin en önemli emareleri olarak görülüyor. Türk demokrasisinin sivil dönemlerdeki en zorlu sınavı olan bu süreç acaba nasıl sonuçlanacak?

Bu dönüşüme şiddetle direnen CHP’yi siyaset yapamaz hale getirmek için (başta yargı olmak üzere) her yola başvuruyorlar.

Seçim sisteminin ve süreçlerinin bütün eşitsizliklerine rağmen ülkemizde sandık, mevcut rejimin meşruiyet kaynağı olmayı bugüne kadar hep sürdürdü. Sandık demokrasisi seviyesine indirilmiş bu eşitliksiz-adaletsiz rejim dahi iktidarın devamlılığını sağlayamaya yetmiyor artık. Bu sebepten otoriterlikte vites yükseltme zorunluluğu hissediyorlar. Ancak böyle sert bir dönüşümün siyasal, toplumsal ve ekonomik açıdan ağır maliyetleri olacağını da biliyorlar.

Bu yazıda büyük resme bakarak, ülkemizde uygulanan siyasal sistemin uluslararası siyaset bilimi literatürü çerçevesinde nereye oturduğu, nereden neye dönüştüğü konusunu incelemeye çalışacağım.

Bugün Türkiye'nin siyasi rejimi hem otoriter hem de demokratik rejimlerin özelliklerini taşıyor. Bu tür sistemler literatürde “hibrit rejimler” olarak tanımlanıyor. Hibrit (karma) rejimler otoriter ve demokratik rejimlerden bağımsız bir rejim tipidir.

İki rejim arasında bir geçiş noktası olmayıp özgün özelliklere sahip olan hibrit rejimlerin içinde “Rekabetçi Otoriterlik (Otoriteryanizm)” de bulunuyor. Bu tür sistemlerde liberal bir anayasa varlığını sürdürmesine rağmen fiili açıdan işlemez kılınıyor. Görünüşte demokratik kurumlar (seçimler, parlamento, medya, vb.) vardır ancak bu kurumlar iktidar lehine sistematik olarak çarpıtılmıştır. Bu sistemin Temel Özellikleri:

· Seçimler yapılır, ama adil değildir. Medya, yargı, kolluk, YSK gibi tüm kurumlar iktidar lehine işler.

· Muhalefet partileri vardır ancak baskılanır, siyasi yasaklar konur, medyaya erişimleri kısıtlanır.

· Yargı bağımsızlığı zayıftır ama tamamen ortadan kalkmış değildir.

· Seçim sonuçları çoğu zaman önceden bellidir, fakat iktidar teorik olarak değişebilir. (örn. Polonya’da 2023’de değişmiştir.)

· Medya, STK ve muhalefet partileri baskı altındadır ama tamamen yasaklı değildir.

Bu sisteme örnek olarak Rusya’da Putin’in ve Venezuela’da Chávez ilk yılları gösteriliyor. Bilindiği gibi bu iki ülke de günümüzde rekabetçiden “Hegemonik........

© Toplumsal