menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sonsuzluğun Eşiği: Baran Saldanlı ile Varoluşun Derinliklerine Yolculuk

11 0
25.11.2025

Bilimle maneviyatın, sorgulamayla teslimiyetin, akılla kalbin kesiştiği ince çizgide yürüyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Tam da böyle bir dönemde, varoluşun sınırlarına cesur sorular yönelten, yaşamın hakikatini hem bilimsel hem de ruhani kaynaklarla araştıran bir isim çıkıyor karşımıza: Baran Saldanlı.

Mühendislik eğitiminden enerji sektöründeki iş hayatına, Sorbonne’daki akademik yolculuğundan tasavvuf ve felsefe eksenli derin okumalarına uzanan geniş bir yelpazede biriktirdiği deneyimleri, “Varım! Ama Neden?” ve “Sonsuzluğun Eşiği” adlı iki kitabıyla okura sunan Saldanlı, özellikle modern insanın içsel uyanışı üzerine dikkat çeken bir perspektif ortaya koyuyor.

Bu röportajda Saldanlı ile varoluş, ruhsal huzur, sorgulama cesareti, modern dünyanın yarattığı yabancılaşma ve insanın kendi hakikatini bulma yolculuğu üzerine konuştuk. Hem kişisel dönüşüm hikâyesi hem de kaleme aldığı eserlerle düşünsel bir kapı aralayan Saldanlı, okuru hem sarsan hem de özgürleştiren bir yolculuğa davet ediyor.

Baran Saldanlı kimdir? Eğitiminiz ve kariyeriniz hakkında bilgi verir misiniz?

10 Aralık 1988’de Denizli’de doğdum. Ortaöğrenimimi Denizli Anadolu Lisesi’nde tamamladıktan sonra Yeditepe Üniversitesi Endüstri ve Sistemler Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldum. Şu anda enerji sektöründe faaliyet gösteren aile şirketlerimizde çalışıyorum. İş hayatım sürerken Paris Sorbonne Üniversitesi’nde Executive MBA programını tamamladım. Ayrıca helikopter pilotluğu gibi farklı alanlarda da lisanslarım bulunuyor. Tüm bu eğitim ve kariyer yolculuğum, aslında hayatı layığıyla sürdürmek için geçtiğim aşamalardan ibaret. Fakat bunların ötesinde, varoluş üzerine düşünmek, araştırmak ve çalışmak benim asıl ilgi alanım; benim için en önemli konu, yaşamın kendisini keşfetmeye yönelik bu içsel yolculuktur.

Yazmaya ne zaman başladınız? İlk kitap yayınlama fikri nasıl oluştu?

İş hayatına atıldığım ilk yıllarda oldukça hırslıydım; Türkiye'nin değil, dünyanın en büyüklerinden olma gibi iddialı hayallerim vardı ve bu hayaller için kendimce güçlü sebeplerim bulunuyordu. Ancak gerçek hayatla karşılaşınca, bu işlerin hiç de kolay olmadığını anladım ve bırakın hayallerim doğrultusunda ilerlemeyi, bambaşka yönlere savruldum. Büyümeyi hayal ederken, bir anda ayakta kalma mücadelesi içinde buldum kendimi. Bu süreçte derin bir buhran yaşadım. Fakat her şerde bir hayır vardır denir; bu dönem beni yaşamı ve varoluşu sorgulamaya yöneltti. Bu sorgulama benim için öylesine içsel ve doğal bir süreç oldu ki, sürekli bu konular üzerinde düşünmekten ve araştırmaktan kendimi alamadım. Babamdan aldığım mühendislik bakış açısıyla hayatı bilimsel olarak, annemden aldığım yönle ise dinsel olarak sorguladım. Sorguladıkça hayrete düştüm, notlar almaya başladım ve büyük resmi zihnimde şekillendirdim. Sonunda, tuttuğum notlar bir kitabın taslağına dönüştü. Hazır bu kadar yazmışken, bunu
bir kitaba dönüştürmeye karar verdim; böylece benim araştırmalarımdan yararlanmak isteyenler de faydalanabilirdi. Nitekim öyle de oldu.

Kitaplarınızdan bahseder misiniz?

İlk kitabım “Varım! Ama Neden?” varoluş üzerine yapılan kapsamlı bir sorgulama ve araştırma niteliğinde. Dini, felsefi ve bilimsel kaynakları derinlemesine inceleyip bir araya getirerek ulaştığım sonuçları ayrıntılı bir şekilde paylaşmaya çalıştım; bu nedenle teknik yönü ağır basan ve zaman zaman okuması zor olabilen bir kitap oldu. Kitapta önce Allah’ın varlığını sorguluyor, ardından dinlerin temellerini tartışıyor ve evrenin yapısını elimden geldiğince anlamaya çalışıyorum. Sonrasında ise dinlerle ilgili insanların aklındaki pek çok soruya yanıt bulmaya gayret ediyorum.

İkinci kitabım “Sonsuzluğun Eşiği” ise, ilk kitabımı tamamladıktan sonra kendime sorduğum “yaşamın esas amacı nedir?” sorusuna bulduğum cevap doğrultusunda sürdürdüğüm yeni hayatımdan edindiğim tecrübeleri paylaştığım bir eser. Bu kitapta, ilk kitabımı okumamış olanlar için evrenin yapısını kısaca özetliyor, üzerine yeni öğrendiğim bilgileri ekliyorum. Ardından bu gerçekliğin kuralları içinde bilincimizi geliştirmek ve sürdürülebilir bir mutluluğa ulaşmak için neler yapılabileceğini sorguluyorum. Bu süreçte ise insanın hiç tahmin edemeyeceği pek çok hakikati ortaya koyuyorum.

En çok hangi yazarları okuyorsunuz ve okumayı en sevdiğiniz tür hangisidir?

Genellikle ruhani gelişim kitapları ilgimi çekiyor. Özellikle “Şeyh-ül Ekber” lakabıyla bilinen, tarihin en büyük sufilerinden İbnül Arabi’nin eserlerini sıkça okuyorum. 500’den fazla eser yazdığı söyleniyor, ancak günümüze ulaşanlar ne yazık ki daha az. Buna rağmen, bu alanda en derin ve detaylı bilgileri onun kitaplarında bulmak mümkün. Ayrıca, başka ünlü sufilerin eserlerini de okumaya devam ediyorum. Farklı dinlerden ve kültürlerden kitaplara da ilgi duyarım; mesela çağımızın Hint gurularından Sadhguru ya da batılı ruhani öğretmenlerden Eckhart Tolle ve Rupert Spira gibi kişilerin kitaplarını da okurum. Sadece kitapları değil, bu gibi kişilerin konuşmalarını dinlemek, kısa makalelerini okumak ve eserlerini açıklayan diğer kaynakları incelemek de bana büyük keyif veriyor. Bunların yanında bilimsel yayınlara da sıkça göz atarım; fakat bilimsel tarafta genellikle kitaplardan ziyade en güncel keşifleri paylaşan makale türünde yazılar ilgimi çekiyor. Bilimsel gelişmelerin yanı sıra, ilgili teknolojik yenilikleri de düzenli olarak takip etmeyi severim.

Başka bir dönemde yaşamak ister miydiniz?

Başka bir dönemde yaşamak gibi bir arzuyu hiç ciddi anlamda taşımadım; çünkü her şeyin en hayırlısı nasılsa öyle gerçekleştiğine ve insanın tam olarak yaşamını sürdürmesi gereken zamanda bulunduğuna inanıyorum. Bu bakış açısı, geçmişe veya farklı bir çağa duyulan özlemin yerine, sahip olduğum zamanı ve şartları kabullenmeyi ve bunları en iyi şekilde değerlendirmeyi ön plana çıkarıyor. Dolayısıyla bu gibi tarihsel ya da dönemsel karşılaştırmalar üzerine uzun uzun düşünmek bana çok anlamlı gelmiyor. Ancak şimdi, sizin bu sorunuz vesilesiyle biraz durup düşündüğümde, gelecekte teknolojinin ve bilimin çok daha ileri seviyeye ulaştığı bir çağda yaşamanın nasıl bir deneyim olacağını merak edebileceğimi fark ediyorum. Özellikle insanlığın bilinç, etik ve yaşam kalitesi noktasında büyük ilerlemeler kaydettiği bir dönemi gözlemlemek, yaşamın sırlarını daha derinlemesine anlamak ve yeni keşiflere tanıklık etmek isteyebilirdim.

En son, hangi…
…filmi izlediniz?
…kitabı okudunuz?
... tiyatro oyununu izlediniz?
...albümü aldınız/dinlediniz?
...kitabı aldınız?

Film: En son olarak “Sinners” adlı filmi izledim. Ayrıca “Pluribus” isimli diziye de başladım. Aslında film ve dizi izlemeyi oldukça severim; bu nedenle röportajınız yayınlandığında bu sorunun cevabı birkaç kez değişmiş olabilir.
Son Okuduğum Kitap: İbnül Arabi’nin 18 ciltlik “Fütuhat-ı Mekkiyye” eserini, sindirerek ve bu eseri açıklayan farklı kaynakları da bir yandan inceleyerek okudum. Bunun yanı sıra, arada farklı kitaplara da göz atmaya devam ettim. Son olarak Eckhart Tolle’nin “Şimdinin Gücü” kitabını bitirdim.

Tiyatro: En son çocuklarımla birlikte bir çocuk tiyatrosuna gittim. Bunun dışında, birkaç Talk Show ve konser de izlediğim son sahne performansları arasında yer aldı.

Albüm: Günümüzde artık albüm satın almak pek yaygın değil. Ben genellikle Spotify ve YouTube gibi platformlar üzerinden, çoğunlukla mistik müzikler olmak üzere ara sıra müzik dinliyorum. Fakat müzik alanında çok derin bir kültürüm olduğunu söyleyemem.

Son Aldığım Kitap: En son aldığım kitap ise Niyaz-i Mısri’nin “İrfan Sofraları” isimli eseriydi.

Yeni çalışmalarınız var mı? Varsa, kısaca söz edebilir misiniz?

Son kitabımı henüz yeni yayınladım. Bu kitabın ortaya çıkışı aslında uzun bir birikim sürecinin........

© Toplumsal