ZİHİNSEL BEKARET
Hakikatin En Derin Katmanında Bir Duruluk
1. Zihinsel Bekaretin Özü
Bekareti yalnızca biyolojik bir gerçekliğe indirgemek, insanı da hayatı da yüzeysel bir alana hapsetmektir. Oysa bekaret, zihinsel bir niteliktir. Zihinsel bekaret; kirlenmemiş, yönlendirilmemiş, kalıplaşmamış bir zihin hâlidir. Geçmişin izlerinden, toplumun öğretilerinden, kimlik dayatmalarından bağımsız; taze, canlı ve doğrudan bir bilinçtir bu.
Zihni bakir olmayan bir insanın sade bir yaşam sürmesi mümkün değildir. Çünkü zihin, geçmiş deneyimlerin tortusuyla dolduğunda, algı da bozulur, yönelim de. Kirlenmiş bir zihin, dünyayı olduğu gibi değil; öğretilmiş gibi görür. Bu nedenle, hakikatle temas etmek isteyen biri, önce zihnini arındırmalıdır. Tıpkı berrak bir suyun kaynağına ulaşmak isteyenin, bulanıklığın ötesine geçmesi gerektiği gibi.
2. Baki Olanla Temas
İnsan ve toplum söz konusu olduğunda, asıl olan zihinsel durulukla yaşamak, yani “baki olanla” temasa geçmektir. Çünkü baki olan, geçici olmayan; zamana, modaya, ideolojiye ya da korkuya göre şekillenmeyendir. Zihinsel bekaret, işte bu baki olanla temas etmenin ön koşuludur.
Oysa verili zihin, geçmişin şartlanmalarıyla, toplumun öğretileriyle ve kimlik dayatmalarıyla örülüdür. Onur, namus, ahlak gibi kavramlar bile bu şartlanmaların ürünüdür. Bu kavramların içine sıkışmış bir bilinç, insanın özünü değil, uygarlığın icatlarını yaşatır. Bu bağlamda zihinsel bekaret; bir başkaldırı değil, bir özgürlük hâlidir.
3. İnsanı İnsan Eden Edim
İnsan, bakir bir zihinle yaşadığı sürece “insan”dır. Duru ve dingin........
© Tigris Haber
