menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

KADIN VE ANALIK KURUMU

10 5
21.04.2025

Uygarlığın Gölgesinde Kayıp Olan Yaşamın Ana Ruhu

Bejdar RO AMED

Giriş

Kadın nedir? Ana kimdir? Ve daha önemlisi, neden birbirine indirgenmiştir bu iki kadim varlık?

Kadın olmak bir varoluş, ana olmak bir şefkat halidir. Ama tarih boyunca uygarlık dediğimiz sistem, bu iki anlamı birbirine zincirlemiş, sonra da ellerine bir çocuk verip: “İşte sen busun” demiştir kadına.

Peki gerçekten bu mudur?

Analık, sadece çocuk doğurmakla mı sınırlıdır? Yoksa yaşamı doğurmak, onu korumak ve ona anlam vermek midir asıl analık?

Kadın ve analık arasındaki ilişkiyi yeniden düşünmek, analık kurumunu sadece biyolojik çerçeveden kurtarıp yaşamsal, toplumsal ve evrensel bir boyuta taşımak, sorulmamış soruları sormak, görünmeyeni göstermek ve ezberleri bozmak…

Kadın ve Ana Olmak: Özü Kırılan Bir Gerçeklik

Uygarlık sisteminin gelişimiyle birlikte, “ana olmak” kavramı da derin bir dönüşüme uğramıştır. Bu dönüşüm, toplumun yapısını biçimlendiren güçler tarafından yönlendirilmiş; ne yazık ki, bu yönelim analığın özünü aşındırmış, onu gerçek anlamından uzaklaştırmıştır.

Yaşamı kadınsız, kadını yaşamsız bırakan sistem; analığı da bu bütünselliğin dışına itmiş, yalnızca biyolojik bir fonksiyona indirgemiştir. Çocuğunu doğurup büyüten kadın, bir anda yalnızca bu görevle tanımlanan bir varlığa........

© Tigris Haber