menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

BİLDİKLERİMİZİ UNUTMADAN…

14 8
21.03.2025

“Yanlışa karşı yanlışla savaşmak, yanlış olana güç vermektir “

Tüm bildiklerimizi unutup bir tarafa koymadan, anlama ve bilme eylemi içinde olamayız. Bazı paylaşımlar vardır ki, bildiklerimizle uyuşmaz ve anlayamayız. Okuduğumuz ve yaşadığımız deneyimler bunu anlamaya yeterli olmaz. Böyle bir durumda yapabileceğimiz en güzel şey okuduğumuz veya duyduğumuz şeyleri, bildiklerimizle anlamaya çalışmamaktır. Bildiklerimiz, okuyup gördüklerimizdir. Paylaşılanlar ise, bildiğimiz ve okuduklarımızla örtüşmüyorsa, yeni bir başlangıç yapmak esas olandır. Bunun da en güzel örneği, bilinenler de ısrar etmemek ve yeni bir kapı açmaktır. Bu da bilinenleri bir tarafa koymaktan ya da unutmaktan geçer.

Tarihte Yaşananlar Binlerce Yılın Tekrarıdır

Tarih, binlerce yıllık tekrardan ibarettir. Bildiklerimizin ötesine geçtiğimizde, bunun, nasıl bir tekrar olduğunu çok rahat görebiliriz. Son 5000 yılda deneyimlenen binlerce savaş vardır. Kaba bir rakam çıkardığımızda, yaklaşık olarak 15.000 savaştan bahsedilmektedir. Bu 15.000 savaş ciddi bir deneyim demektir. Bu deneyimlerin, hangi coğrafyada ve nasıl bir adla ortaya çıktıkları önemli değildir. Önemli olan yaşanmış olan bu savaşların ortaya çıkardığı sonuçtur. Bu sonuçlara baktığımızda, özgürleşmiş ne bir coğrafya, ne bir yaşam, ne de insan vardır. Binlerce yıllık savaşın sonucu yıkım, derin tahribat, bölünmeler, çatışmalar, anlamsız boğuşmalar ve insanın tükenmesidir. Bu durum insanlığın tükenmesini getirmiştir. Dünyanın yaşam alanlarında, elde edildiğini sandığımız kazanımlar olsa da, bu kazanımlar insanın özgürleşmesine ve kendini bulmasına yol açmamıştır. Kazanım diye elde edilenler insanı bölmüş, kimilerini daha yoksul ve zengin kılmış, devletli veya devletsiz hale getirmiş, sınırlara hapsetmiş, güçsüz bir duruma düşürmüş, anlamsız rekabet ve oyunlarında boğmuştur. Bu boğulmadan herkes nasibini almıştır. Bununla, sağlıklı, mutlu ve yaşam bütünlüğü olan insana ulaşılmamıştır. Buradaki temel açmaz, hep bir tekrar peşinde koşmak ve anlamsız savaş ve teknikleriyle bu işlere girişmektir. Bu girişime ilk adımı atan insandan ve örgütlemeden, günümüz insanına kadar elde edilen huzurlu ve bütünlüklü bir başarı yoktur.

Açmazın ve Yanlışın Derinliği

İnsan, grup veya sistemlerin, savaş teknikleri ve onun kurumlaşmalarıyla yola çıkmalarının nedeni neydi? Bunu kim icat etti ve neden bu yola başvuruldu? Bu, doğru bir çıkış yolu muydu? Çatışma, ölüm ve kan üzerinden yola çıkmak neyi getirdi ve çözdü?

Zihinsel Gerçeğe Baktığımızda

Öncelikle bunları ortaya çıkaran zihni görmek gerekir. Problemsiz bir zihnin, bunları yapabilme imkanı var mıdır? Zihin bozulup, problem haline geldikten sonra mı bunlar ortaya........

© Tigris Haber