menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

HAÇLILARIN "ANTAKYA ŞARKISI"

14 4
20.05.2025

HAÇLILARIN “ANTAKYA ŞARKISI”

Abbas Bilgili

Türklerin Anadolu’da ilerleyerek yerleşmeye başlaması ve 1071’deki Malazgirt Zaferi, Bizans İmparatorluğu’nu daha da kaygılandırmış ve bu iş için çare düşünülürken, Papa’dan yardım istemek akıllarına gelmişti. Esasen bu durum Papa’nın da tam istediği bir şeydi. Avrupa’daki büyük bir kitleyi Anadolu üzerinden Kudüs’e doğru yönlendirebilirse, hem bu büyük kitlenin başı sayılacak hem de karmaşık durumdaki eli silahlı ve büyük ölçüde çapulcu bu kitleyi Avrupa’dan uzak tutmuş olacaktı. Papa II. Urbanus, 27 Kasım 1095 günü Fransa’da Clermont Konsili denilen toplantıyı yaptı ve kitleleri yönlendirecek meşhur konuşmasını yaptı. Konuşmanın özü, Bizans’a yardım görüntüsü altında, kutsal toprakların Hıristiyanlarca yeniden ele geçirilmesi gerektiğiydi. Müslümanların kutsal toprakları ele geçirdikten sonra bölgede Hıristiyanlara kötü davrandıkları iddia ediliyor ve toplu bir hareketle kutsal toprakların fethedilmesi hedefleniyordu. Papa’nın ateşli konuşmasından etkilenen halk kitleleri “Tanrı istiyor! Tanrı istiyor!” diye bağırıyorlardı. Bu yolculuğa çıkacakların günahlarının affedileceği garantisi de Papa tarafından verilmişti. Mülklerinin de gidip dönene kadar kilisenin korumasında olacağı söylendi. Halk galeyana gelmişti. Papa, bu isteğinin tüm Avrupa’da kilise çevrelerinde ve feodal beyler nezdinde yayılmasını sağladı. Kutsal topraklara doğru yola çıkmak hem günahları affettirecekti, hem de doğudaki zenginliklerden pay kapmalarına sebep olacaktı. Papa’nın arzusu tüm Avrupa’da dilden dile yayıldı. Özellikle Pierre I’Hermite (Piyer Lermit) isimli gezgin bir keşişin konuşmaları çok etkili oluyordu. Meczup tavırlı bu adam adeta kitleleri büyülüyordu. Bu adamın topladığı binlerce kişi, bazı şövalyeler eşliğinde çocuk ve kadınları kitleye katarak İstanbul’a doğru yürümeye başladılar. Elbiselerinin üzerine haç işareti bulunan bir bez iliştirilmişti, bu sebeple “Haçlılar” diye anılıyorlardı. Halkın Haçlı Seferi denilen bu ilk kalabalık, gittikleri yerlerde yağma ve çapulculuğu da ihmal etmiyorlardı. İstanbul’a geldiklerinde Bizans İmparatoru bunların durumunu görünce bir an önce İstanbul’dan ayrılmalarının iyi olacağını düşündü, çünkü yağmadan İstanbul da nasibini almıştı. İmparator bunları bir an önce İstanbul’dan uzaklaştırmak için karşıya geçmelerine yardımcı oldu. Ancak bunların Türkler karşısında başarı şanslarının olmadığını da tahmin etmişti. Nitekim bu tahminde yanılmadı ve daha İznik’e vardıklarında Selçuklu savaşçılarının tuzağına düşerek büyük bir yenilgiye uğradılar. Çoğu öldürüldü, bir kısmı da kaçarak kurtuldu.

Haçlılar bu yenilgi üzerine, bu defa daha organize ve daha hazırlıklı hareket etmeleri gerektiğini anlamışlardı. Esasen Avrupa’nın değişik bölgelerinden geldikleri için aralarında anlaşmazlıklar da gözden kaçmıyordu. Özellikle ele geçirecekleri yerlerde kimin hakimiyet kuracağı konusunda aralarında ciddi anlaşmazlıklar vardı. Birinci Haçlı Seferi denilen kalabalık grup, İstanbul üzerinden Anadolu’ya geçerek ilerlemeye başladı ve Eğridir’de ikiye ayrılarak bir grup Kilikya (Adana ve çevresi) üzerinden Torosları aşacak, diğer grup ise Kayseri ve Maraş........

© tarihistan.org