Sessizliğin anlattıkları: Reservatet dizisinde göç, medya ve görünmeyen şiddet
Diğer
07 Haziran 2025
Yönetmen Baker Karim’in Danimarka yapımı suç draması Reservatet, sessizliğin güçlü bir anlatım aracı olarak kullanıldığı, çok katmanlı bir hikâye örüyor. Dizi; göç, annelik, sınıf farkı, çocukluk, kültürlerarası çatışma ve travma gibi temaları, özellikle sessizlik, bakım ilişkileri ve görünmeyen şiddet ekseninde işliyor. Anlatıda, sessizliğin yalnızca dilin yetersizliği değil, aynı zamanda bir direnç, bastırma ya da dışlama biçimi olarak işlev gördüğü açıkça görülmekte.
Dizide karakterlerin birbirleriyle kurdukları ilişkiler, doğrudan söze dökülmese de mimikler, jestler ve sessizlik aracılığıyla birçok şeyi anlatıyor. Bu yönüyle Reservatet, görsel anlatının gücünü kullanarak izleyicisini sessizlikle yüzleşmeye ve bu sessizliğin ardındaki yapısal adaletsizlikleri fark etmeye çağırıyor.
Cecilie karakteri üzerinden annelik, sınıf ve kültürel körlük eleştirisi yapılırken, Adrienne Rich ve Joan Tronto’nun bakım etiği üzerine kuramları hatırlanıyor. Rich’in “kurumsallaşmış annelik” kavramı ve Tronto’nun bakımın ahlaki ve politik boyutuna yaptığı vurgu, Cecilie’nin hem kendi çocuğuna hem de göçmen kadınlara yönelik tutumlarında karşılığını buluyor. Cecilie’nin ayrıcalıklı sınıf konumu, onu hem çocuğunun ihtiyaçlarını görmezden gelen bir ebeveyne hem de göçmen kadınların hayatlarına kayıtsız kalan bir figüre dönüştürüyor. Bu durum, sadece bireysel bir başarısızlık değil, aynı zamanda sınıfsal ve yapısal körlüğün bir tezahürü olarak okunmalı.
Bu bağlamda Reservatet, bakım emeği, ebeveynlik ve sınıf dinamiklerini kesişimsellik içinde değerlendiriyor. Özellikle beyaz, eğitimli, orta-üst sınıfa mensup Cecilie’nin “modern annelik” söylemiyle olan ilişkisi, onun........
© T24
