menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yangın yerinde steril gazetecilik!

66 4
01.02.2025

Diğer

01 Şubat 2025

Okumuş, görmüş ya da duymuşsunuzdur: “Katliam oteli”nin sahip ve yöneticileri, hem de en üst katta kaldıkları halde, “kazasız belasız” kurtulmuşlar. Kurtulmanın ötesinde, kimseye haber vermeden, hatta bir iddiaya göre de, “söndürülür” diye haber verilmesini de istemeyerek…

Mışlı yazdım yine, çünkü nihayetinde bunları tam kanıtlayacak durumda değiliz! “Etik olsun” diye öyle yazdım! Tabii gerçek şu: Oradaymışlar ve bir şey olmamış!

“Katliam oteli” de “anayurt oteli” yani memleketin bizzat kendisi gibi ya da tersi! En üst kattakiler her halükârda kendilerini kurtarıyor; kurtarmak bir yana, müreffeh ve güvenli şekilde “beraber” yürüyorlar. Diğer katlardakiler ise, en alttakiler en altta kalmak üzere, “yangın yeri”nde tutuşuyor, eziliyor, tükeniyor. Dahası var: Üst kattakiler, her sorunlu ve sorumlu oldukları durumda bile, “otel”in içinden veya dışından kendilerini eleştirenleri “sorumlu” tutuyor, gözaltına alıyor, tutukluyor, baskıya maruz bırakıyor.

Üst katlar güvenli bu “otel”de! Yangının bizzat sebebi veya yataklık edeni olsalar bile. Kâh tedbirsizlikleriyle, kâh yanılgılarıyla, kâh bizzat ateşe vererek. Oysa “anayurt oteli”ndeki yangında çocuklar güven içinde değil. Kadınlar değil, yoksullar değil, yaşlılar değil, aileler değil, emekçiler değil, emekliler değil. Eleştiren, didikleyen, karşı çıkan, itiraz eden değil.

Kendileri için “güvenli” kıldıkları “anayurt”u, milyonlarca insan için güvensiz, tekinsiz kılmışlar. Ama onlara göre ve onlar için bu garip değil, ayıp değil, günah değil, haksız değil, hukuksuz değil.

Ne zaman alevler yükselse ya “Gezici”ye koşturuyorlar, ya “gazeteci”ye. “Mursi kardeşimizi devirip ölüme sürükleyen, kızımız Esma’yı öldüren Sisi” ile bile barışan “dört parmak” kendi ülkesinin, milletinin, halkının nice mensubuna kin ve nefreti azaltmıyor bile.

Lakin gazeteci “etik” olmak zorunda, değil mi? Gazeteciliği bitirip gazetecileri de tüketmek isteyenlerin safında bir “etik” silahı eksikti! Bunları “gazetecilik etiği” üzerine çalışmış ve bunu birçok şekilde somut olarak paylaşmış biri olarak söylüyorum.

1995 sonunda Milliyet genel yayın yönetmenliğinden istifa ettikten sonra, sadece makale yazmaya başlamadım; aynı zamanda gazeteciliğin felsefi, hukuki kökenleri, vicdan özgürlüğünün temeli ve uzantıları üzerine de ciddi biçimde çalışmaya, öğrenmeye ve anlatmaya başladım. Üç “meyve” verdi, yazılarıma yansıyanlar ve medya eleştirisi dışında: İlki “Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi”ydi. Dünyadaki bütün etik-deontolojik gazetecilik metinlerini, evet hepsini inceledim. Oradan Türkiye Gazeteciler........

© T24