Dijital ortamlarda hakikatin yalanla sınavı
Diğer
04 Kasım 2025
Sosyal medyanın çeşitli platformlarında yapay zekâyla modifiye edilen görseller ya da doğrudan yapay zekâyla inşa edilen video ya da fotoğraflar hakikaten varmışlar gibi, gerçekmişler gibi sunuluyor. Bu aynı zamanda sözüm ona aydınlatıcı sözel bir anlatıyla da destekleniyor. Yalanla, sahtelikle bir hayretlik yaratarak beğeni toplamayı hedefleyen bu çalışmalar ciddi bir etik soruna dönüştü. Buna bir pseudo-phenomena (sahte görüngü) vakası diyebiliriz artık. Yani sahte bir fenomenolojinin yaygınlaştığı zamanlardan geçiyoruz. Buna yanılsamanın ahlaksızlıkla ilişkisi de diyebiliriz. Bu durum öylesine tehlikeli boyutlara vardı ki okullardaki bilimsel temelli hakikat üzerine kurgulanan eğitim sistemi de çok kötü bir şekilde etkilenebilir.
Uygun bulduğum “pseudo-phenomena” kavramı çağımızın dijital kültürünü eleştirel bir çerçevede değerlendirmek için kullanılabilecek güçlü bir kavramsallaştırma sayılabilir. Gerçeklik ile kurmaca arasındaki sınırın yapay zekâ destekli içeriklerle daha da bulanıklaşması, sadece bireylerin algısını değil, toplumun hakikatle kurduğu ilişkiyi de derinden sarsıyor.
Çoğu zaman absürt derecede yapay içeriklerin dikkat çekmek ve görünür olmak için gerçekmiş gibi sunulması bu görünürlüğün güven verdiği anlamına gelmez elbette. Ancak sahte ve gerçek arasındaki ayrımın farkına varamayan insanların bu içeriklere kapılarak onları savunuyor olması ciddi bir algı sorunsalı yaratıyor.
Günümüzde görsellerin, videoların ya da seslerin yapay zekâ tarafından üretildiği ama bunların “gerçekmiş” gibi sunulduğu içeriklerin yaygınlaşması, yalnızca yanlış bilgilendirme değil, aynı zamanda sistematik bir yanıltma pratiği hâline geldi. Bunlar, merak, korku ya da hayranlık duygularını tetikleyerek viral hâle geliyor.........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d