menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kalp pili olanlar elektrikli arabaya binebilirler mi?

17 0
previous day

Diğer

Konuk Yazar

13 Haziran 2025

Elektrikli araba, sıklıkla yeni bir icat veya geleceğin otomobili olarak görülse de, aslında XIX. yüzyıldan beri termal arabalarla (içten yanmalı motora sahip) arasındaki rekabeti kaybederek sessizleşmiş, ama insanın aklından hiç çıkmamıştır. Elektrikli arabanın ortaya çıkışıyla, ilk benzin pompalarının ortaya çıkışı yaklaşık aynı dönem. Bin sekiz yüz seksen bir yılında, önceki çeşitli denemelerin en gözle görünen son hali Camille Alphonse Faure’in pil teknolojisini geliştirmesiyle yaşandı ama çeşitli müellifler her denemedeki mucidi elektrikli arabanın babası olarak tanımlıyorlar ve bu benim için kafa karıştırıcı oldu. Bu yazıyı yazmak için baktığım her bir müellif, yazılarında “en önemli merhale” dedikleri için farklı mucitlerin yaptıklarını referans gösterdiler. Bilim, birikim ve birikimlerden bazılarını ayıklama ve yeniden tasarlama olduğuna göre ben de Faure’i övenleri referans aldım. Ama bu ansiklopedik bilgiyi uzatmaya gerek olmadan; isteyen bakıp bu rekabetin yeni olmadığını ve her defasında termal arabaların galip geldiğini görecektir. Sanırım bu kez termal araba paradigmasının iflasına tanık olacağız gibi görünüyor. Fakat, yine de görelim ayine-i devran ne sûret gösterecek?

Çin’den Amerika ve Avrupa’ya kadar, birçok devlet ve şirket yetkilisi, –çevre konusundaki hassasiyetlere de yaslanarak-, sürücülerin tercihlerini elektrikli arabalara yöneltmeye çalışıyorlar. Halbuki bu arabaların çevresel etkileri hakkında şüpheler devam ediyor. Zaten pazarın karşı tarafındaki bazı çevrelerin, evrensel olarak onların para kazanmak dışında bir endişelerinin olmadığını -çevre konusunda gerçekten haklı olsalar bile- yaşanan bazı hadiseler nedeniyle, samimiyetlerinin sorgulamasını haklı çıkarıyorlar. Belki de buna en tipik örneklerden birini, yüzlerce kere milyar dolarları olan Elon Musk'ın Almanya'nın Berlin yakınlarında elektrikli araba fabrikasının kurulum sürecinde, şirketinin, çevrecilere ve yerel demokratik örgütlere karşı tutumunun ve daha sonra üretim tesisinin genişletilmesi planlarının, bu işin çevre hassasiyetiyle alakalı olmadığını düşündürebilir. Her bir ağacı sahiplenmiş eylemci çevrecilerden yana karar veren mahkemeler, bu tesisin daha da büyümek için doğa katliamına engel olabildiler. Elektrikli arabaların "sıfır emisyon" sloganı sayesinde daha da moda olmaları, önemli satış nedeni olsa da, diğer bazı çevresel etkileri konusunda Green Peace’in daha az madencilik malzemesi gerektiren yeni pil teknolojisi üzerine araştırmalara fon ayrılması konusundaki uyarıları bir endişenin işareti olarak görülebilir. Elektrikli arabalarla ilgili daha geniş ölçekte devam eden tartışmalardan birini oluşturan bu çağrı, bataryaların nasıl bir çevre sorunu oluşturacağı ve ağır metal tehdidinin ne şekilde savuşturulacağıyla ilgili... Bu nedenle başlıktaki kalp pili olanlar yanında, çevre üzerinden direkt ve indirekt oluşabilecek sağlık tehditlerine değinmeden salt konu başlığına göre hareket etmek, eksiklik alameti olabilirdi.

Pil üretimleri için lityum, kobalt veya nikel gibi minerallerin çıkarıldığı, zaten gelişmemiş/az gelişmiş Bolivya, Şili, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Filipinler, çevresel etkilerin en fazla olduğu ülkelerdir ve bu ülkelerdeki bazı bölgelerin, daha büyük otorite savaşlarına tanık olmaları da söz konusu olabilir. Çünkü, bir elektrikli araba üretimi için şirketlerin bu minerallere ihtiyaç duyması, aynı zamanda bu bölgelerin kimler tarafından kontrol edileceği konusunu da gündeme getiriyor.

Elektrikli arabaların, uzun vadede insan sağlığına ve doğaya zararlı etkisinin olup olmadığını görmek için bir elektrikli arabanın üretiminden, kullanım dışı kaldığı ana kadar bütün evrelerinin teker teker simüle edilmesi gerekiyor. Son yıllarda artan pil elektrikli araba satışlarına paralel olarak, -tıpkı cep telefonlarındaki gibi- kullanırken veya şarj ederken sağlığımız üzerine........

© T24