Demirtaş hapiste onuncu yılına girerken, barış kime ‘kâr’ kime zarar ettirir?
Diğer
03 Kasım 2025
Tutuklu eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş
Selahattin Demirtaş özgürlüğünü kaybedeli bugün itibariyle 9 yıl bitti. Yarın yani 4 Kasım’da onuncu yıldan gün alıyor. 9 yıl; 468 hafta, 3285 gün, 78 bin 840 saate denk geliyor. Dünyanın, memleketin, kişisel hayatlarımızın artık yıllarla değil günlerle değiştiği bir dönemde, insan hakları savunuculuğunu-barışı-birlikte yaşamı ilke edinmiş bir ismin, vicdanlı seslere ihtiyaç duyulan süreçlerde, mahkeme kararlarına rağmen ‘içeride’ geçen uzun yıllarından bahsediyoruz. Siyasal olarak da yaşam olarak da insanlığın sarsıldığı günler. Savaşın, acının, yokluğun, yoksunluğun geniş kitlelere yayıldığı, tekno baronların, suç şebekelerinin yaygın-görünür olduğu, otokratların birbirinden ‘hukuksuzluğu-adaletsizliği öğrenip’ kendi halklarına uyguladığı, başta demokrasi değer setlerinin yerle bir olduğu-yeniden tarif edilmeye çalışıldığı, güçlünün sözünün geçtiği dönemler. İnsanlığı ‘merkezine parayı yerleştirerek ’ gören-algılayan, zulmü yapan; yakını-müttefiki ise ses çıkarmayanlar.
Dünyanın gözünün önündeki soykırımın seyredilmesinden, yıkılmış hayatların olduğu yere otel dikme hayalini kuran vicdansızlığa. O vicdansızlıkla yan yana fotoğraf verilmesinin normalleştirilmesine. Ve tabii öte yandan dünyanın dört bir yanında her geçen gün baskıcı liderlere karşı halkların açtığı-açmaya çalıştığı demokrasi mücadelesi yolunun, milyonları ‘Kral istemiyoruz’ diye (No Kings) sokağa döküşüne...
Bu aralar çok sık ‘iyi insan’ tanımını düşünüyorum. Kendinden sosyal olarak daha zorda olana ‘manevi bir ödül beklentisi’ ya da ‘kendiyle barışık olma hali’ için maddi destek sağlayan mı yoksa başkasına yapılan kötülüğe-haksızlığa itiraz eden mi iyi insandır? Kesin hüküm veremem ama benim baktığım yerde başkasına yapılana sessiz kalmayanlar değerli olanlar. Kimliklerin, inançların, tercihlerin ötesinde elbette onlardan vazgeçmeden kim haksızlığa uğruyorsa yanında durmak önemli, kıymetli.
Türkiye bir süredir yeniden Kürt barışını konuşuyor. Ya da şöyle söyleyeyim; siyasi elitler konuşuyor, halk anlamaya çalışıyor. Üstelik anlama halini zorlaştıran, neredeyse imkansızlaştıran haller içinde. Bir kısmı Anayasa Mahkemesi bir kısmı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına rağmen dışarı çıkamayan-çıkarılmayan gazetecisinden siyasetçisine geniş bir kitleye 19 Mart sonrası CHP’nin merkezde olduğu yeni operasyonlarla tutuklanan onlarca isim katılıyor. CHP’nin cumhurbaşkanı adayından belediye başkanlarına, bürokratlara... Böyle bir ortamda barışı konuşmak da toplumsallaştırmak da zor oluyor elbet. ‘Barış arayışının’ iktidarın ömrünü uzatmak için, Anayasa değişikliğine zemin kazandırmak için, pek muhtemel 2027’de yapılacak seçimlerde oy oranını artırma niyetiyle yapıldığını düşünenler var. İktidarın bir ‘kâr hesabı’ yaptığını düşünenler yani. Haksız demek kolay mı bu endişelere? Ya insan yaşamı, ortak gelecek, hangi ‘kar hesabından’ mesela oydan daha değerli olabilir? Selahattin Demirtaş’ın T24’te bir yılı geride bırakan süreçle ilgili © T24





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d