menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yayman Paradoksu: Gitti ama gitmemiş oldu!

243 16
26.11.2025

Diğer

26 Kasım 2025

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu

AKP-MHP-DEM heyetinin, Abdullah Öcalan’ı İmralı Cezaevi’nde ziyareti meselesi ilginç bir paradoks olarak siyasi tarihimizde yerini alacak.

Acaba adına Yayman Paradoksu mu desek?

Düşünün ki tam “komisyon İmralı’da” haberleri yayılırken komisyonun bir üyesi Ankara’dan ses verdi.

AKP’nin Öcalan’ı ziyaret için temsilci olarak belirlediği Hüseyin Yayman, “Ben bir yere gitmedim, Ankara’dayım” dedi.

Tabii biz gazeteciler de şallak mallak olduk: Komisyon gitti mi, gitmedi mi?

Yayman’ın durumu Schrödinger’in Kedisi paradoksunu andırıyor.

Kendi iradesi dışında bir kutunun içine konulmuş, bir kedi var ki işte bu kedi Schrödinger’e ait. Kutuda bir de siyanür tüpü var.

Biraz daha karmaşık ama basitleştireceğim: Kutu açılana kadar kedi aynı zaman diliminde hem ölü hem diri!

Yayman’ın durumu tam da buna benziyor. O açıklamayı yaptığı saatte İmralı’ya gitmiş de olabilir, gitmemiş de olabilir!

Akşam saatlerinde TBMM Başkanı açıklama yapınca öğrendik ki gitmiş!

TBMM Başkanı konuşana kadar “Yayman Bey ne gitmişti ne de gitmemişti.”

Tabii olayı Schrödinger’in Kedisi Paradoksuna benzettiğim için Yayman Bey’e de “kedi” demiş olmuyorum. Buluttan nem kapmaya meyyal savcılarımıza arz ederim.

Türkiye’de “damda gezen, miyav, miyav diyen bir kediden” söz edildiğini de duymuşluğum var ama Yayman Bey ile ilgisi yok.

Bir de Buridan’ın Eşeği paradoksu var, bilmiyorum hatırlar mısınız?

14. yüzyılın ilk yarısında yaşamış Fransız filozof ve rahip Jean Buridan’ın Eşeği, aç ve susuz bırakılmışken iki saman balyası ile iki kova suyun tam ortasında kalıyor.

Bir balya saman ile bir kova su bir tarafta, bir balya saman ile bir kova su diğer tarafta ve talihsiz eşek bunların tam ortasında.

Hangi tarafa gideceğine bir türlü karar veremediği için de bir süre sonra aç susuz vaziyette ruhunu teslim ediyor.

Tabii Yayman ve heyet arkadaşları “yerli ve milli” oldukları için durumlarını Gazali’nin Devesi paradoksuna da benzetebiliriz.

Gazali’nin devesi de çölde iki vahaya aynı uzaklıkta kalıp, nereye gideceğine karar veremeyerek Gazali’yi çöl ortasında bir başına bırakmıştı.

Öte yandan ziyaret sırasında çekilmiş bir fotoğraf filan da yok.

Bugüne kadar Öcalan ziyaretlerinde yapılan uygulamadan farklı çünkü belli ki heyetin yerli ve milli üyeleri öyle bir karede görünmekten hazzetmemişler.

Fotoğraf çektirdilerse de Apo’ya imzalattılar mı acaba? Gelecekte şahsi evrak-ı metrukeleri arasında bu foto da yer alacak. Bu tür hatıra fotoları koleksiyoncular için önemlidir, iyi saklasınlar, gelecekte mirasçılarının hayır duasını alırlar.

Şaka bir yana bu ziyaret etrafında bu kadar gizem yaratmanın ne alemi vardı, anlayamadım.

Ziyaret, politik bir karardı, doğru muydu, yanlış mıydı gelecekte belli olur ama utanılacak bir eylem değildi.

Bugün onun doğru olduğuna inandılar, bu kadar basit.

Burada önemli olan bu ziyaretin sonucunda ne elde edildiği.

Öcalan daha önce söylemediği ne söyledi?

Yeni bir şeyler söylediyse ve bu barış sürecinin geleceği için önemliyse niye gizli saklı kalıyor?

Öcalan’ın sözlerinin........

© T24