Gidiyorlar: Bir nefes oksijen için!
Diğer
15 Kasım 2025
Ekim ayının sonunda New York’ta, Türkiye’den tanıdığım iki genç ile bir lokantanın bekleme kuyruğunda karşılaştım.
Baktık kuyruk çok uzun, vazgeçtik ve bu kez hep birlikte yakınlardaki daha tenha bir lokantaya gitmeye karar verdik.
Arkadaşlarımdan biri avukat. Otuzlu yaşlarının sonunda, kılık kıyafetinden anladığım kadarıyla da işleri yolunda.
Hukukun üstünlüğü endeksinde ne kadar geriye düşersek avukatlara o kadar çok iş düşüyor ve sanırım bu kılık kıyafetlere de yansıyor.
Avukatlık günümüzün gözde mesleklerinden. Benim üniversiteye gittiğim yıllarda da popüler bir meslekti ama artık avukata işi düşmeyen bir Türk vatandaşı kalmış mıdır, bilemiyorum.
2000 yılı verilerine göre Türkiye’de mahkemelerde görülen dosya sayısı 5 milyon civarındayken; 2023’te 11 milyona ulaşmıştı.
100 bin kişiye düşen avukat sayısında Avrupa’da lider ülkeyiz. Bunu duyunca Merkel’in dudakları uçukladı mı bilmiyorum ama! Reis bu konuda bir şey söylemedi.
Bu bilgiye İlke Vakfı’nın hazırladığı bir rapordan ulaştım. 2023 tarihli bir rapor. Yeni rapor bu ayın ikinci yarısı başında açıklanacakmış.
Ancak sorunumuz şu ki bu avukatların yüzde 46’sı 5 yıl ve daha az kıdeme sahip.
Her köşe başına bir hukuk fakültesi açmanın doğal sonucu sanırım bu.
1998 yılında cennet vatanımızda 21 hukuk fakültesi varken, geçtiğimiz yılki YÖK kayıtlarına göne 45’i devlet 38’i özel olmak üzere 83 hukuk fakültesi vardı. Türkiye’de üniversite sınavına giren öğrencilerin Türkiye, KKTC, Makedonya ve Bosna Hersek’ten toplam 94 hukuk fakültesine kayıt yaptırma olanağı vardı.
1998’de barolara kayıtlı 37 bin avukatımız varmış, 2024’te sayı beşe katlanmış; 200 bin avukata ulaşmış.
Hukuk eğitiminin düzeyini, bu kadar çok avukatın olduğu bir ülkede adalete erişimin daha da zorlaştığı gibi meseleleri tartışmayacağım.
Yazı arkadaşımın mesleğinden çıkıp bambaşka bir yere geldi, konuya dönmem gerek.
Arkadaşım New York’ta istediği gibi giyinebildiğini ama bu yüzden kimsenin yadırgayan bakışlarına muhatap olmadığını anlattı.
“Yadırgandığını” söylediği giysi ise kıyafet konusunda muhafazakar diyebileceğim benim gibi birisinin bile giymekte çok zorlanmayacağı bir ceketti.
“İnsan burada gerçekten özgür bir birey olduğunu hissedebiliyor” dedi, “Herkes kendisiyle ilgili, sen ne yapmışsın, nasıl yaşıyorsun, ne giyiyorsun, kimsenin umurunda değil” diye de ekledi.
O anda çaktırmadım ama bu sözün beni çok etkilediğini huzurunuzda itiraf etmek isterim.
Bir insanın kendisini, memleketinden ne kadar uzaklaşırsa o kadar özgür hissettiğini söylemesi bana dokundu.
Gencecik bir insan, doğduğu, çalıştığı bir ülkede mutlu olamıyor, özgürlüğü birazcık da olsa duyumsayabilmesi için sınırın batısına doğru geçmesi gerekiyor.
Ülkemizi yönetenler açısından hiç de gurur duyulacak bir tablo değil bu.
TÜİK verilerine göre son beş yılda Türkiye’yi terk eden gençlerin sayısı yüzde 80 arttı.
2024 yılında yurt dışına göç edenlerin ağırlığı 20-24 yaşında. Göç edenlerin yüzde 14.7’si bu yaş aralığında.
Bunları yüzde 12.1 ile 25-29 ve yüzde 10.3 ile 30-34 yaş grubu izledi.
Yükseköğretim mezunlarının beyin göçü oranı 2015 yılında yüzde 1.6 iken, 2023 yılında yüzde........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein
Rachel Marsden