Sahteciliğin antik tarihi
Diğer
17 Ağustos 2025
İnsan medeniyetinin yarattığı değerler sahteciliği tetiklemiş; kolay yoldan zengin olma, güç kazanma ve itibar elde etme düşüncesi yaratıcı akılları ters yönde çalışmaya itmiş.
Sahteciliğin belgelenmiş en erken örneklerinden biri kalp para basımı olmuş; Lidya Krallığının MÖ 7. yüzyılda bastığı ilk para kısa zamanda sahteleriyle birlikte pazarda dolaşmaya başlamış.
Lidya Krallığı'nın altın ve gümüş gibi değerli metallerle hazırladığı ve içindeki bakır oranına bağlı olarak “elektrum” yani yeşil altın görünümü vererek bastırdığı paranın “fourree” isimli sahteleri de içi bronz dışı gümüş kaplama olarak metal işçiliğiyle üretilmiş. Fourree kelimesi ileriki yıllarda Fransızcaya tam da bu tekniği anlatırcasına “içini doldurmak-kaplamak” anlamında geçmiş.
Bugün arkeolojik kazılarda kenar kaplamalarındaki çatlaklardan, X-ışını ile yapılan gözlemlerden yüzeydeki aşınmadan dolayı açığa çıkan bakır renginden dolayı kolayca anlaşılan sahte paralar Lidya Krallığında yeni zenginler yaratmış; sahtekârlar paranın güvenilirliğini etkileyerek yönetim erkini sarsmışlar.
Yerleşik hayata geçilmesiyle mülkiyetin ortaya çıkması, Sümerlerin kil tabletler üzerinde yazı yazmaya başlaması ve ticari ilişkilerin sözleşme şeklinde kayıt altına alınması da sahtecileri hareketlendirmiş, aslına benzer yazıtlar üretilmiş. Yüzyıllar sonra yapılan arkeolojik kazılarda başkalarının haklarını gasp edecek şekilde hazırlanmış sahte belgeler tespit edilmiş; vergi ve borç kayıtlarında görülmüş, arazi satışlarında sınır çizgilerinin değiştirilerek daha büyük alanların el değiştirdiği anlaşılmış.
Sümer Medeniyetine ilişkin olarak yapılan araştırmalarda değersiz metallerin altın ve gümüş gibi değerli madenlerle kaplanarak satıldığı, tapınaklara ya da devlet ambarına yani birebir sahibi olmayan kamuya ait kurumlara teslim edilen hububatın içine taş-kum-düşük kaliteli ürün karıştırıldığı, tartı ölçümlerinde hile yapıldığı anlaşılmış.
Kimlik tespitinde mühür kullanılan Sümer Medeniyetinde başkasının mühür desenini taklit eden sahtekârlar olmuş; yüksek rütbeli yetkililerin mühürlerinin taklit edilerek sahte onay verme işlemlerinde kullanıldığı anlaşılmış.
Günümüze ulaşan en eski hukuk normu olan Ur-Nammu ile yapı olarak ona benzeyen Lipit-İştar Kanunları Sümer halkını sahteciliğe karşı korumayı amaçlamış; sahtekârlara caydırıcı cezalar verilmiş.
Yetkisini halk yararına kullanan bu kanunların kısa bir önsözü ile yaşamı medenice yöneten ve cezai yasaları içeren ana gövdesi içinde etkili bir sonsözü olmuş. Birlikte yaşamı koruma adına sahtekârlıklara önlem alınmış; tartı ve ölçü hilesinde bulunanların mallarına el konmuş. Mühür sahteciliği ile haksız kazanç sağlayanların uzuvları kesilerek topluma salınmış, tapınak malları üzerinde hile yapanlara ölüm cezaları verilmiş.
Sahtecilik toplumların değer verdiği alanlarda yoğunlaşmış; ölümden sonra uyanacağı ve beraber gömüldükleriyle yaşamını idame edeceğine inanan Eski Mısır halkına altın diye kaplanmış bakır-gümüş-adi metalden üretilmiş sahte mezar eşyaları ve kutsal objeler satılmış. Eski Mısırdaki sahtekârların binlerce yıl önce halkın manevi değerlerinden para kazanmaya çalışması kraliyet mezarlarından çıkan altın kolyelerin iç çekirdeğinin bakır çıkmasıyla ispatlanmış.
Antik Mısır’da “deben” denen ölçü birimlerinde de sahtecilik yapılmış, ortaya çıkarılan hileli işlemlerin içi oyulmuş ve doldurulmuş ağırlık taşlarıyla tasarlandığı anlaşılmış.
Kazılarda ortaya çıkan izlerde ölülerden haber getiren sahte parşömenler, değerli taşlardan yapılma izlenimi veren muskalar Eski Mısır’da dolandırıcıların günlük yaşamda etkili olduğunu göstermiş.
Eski Mısır kanunlarında sahteciliğe sürgün, mala el konma ve hapis cezaları verilmiş; zarar görenin tazmini sağlanmaya çalışılmış. Tekrarlayan durumlarda kamuya açık alanda kırbaçlama cezası verilmiş ve maden ocaklarına ömür boyu çalışma cezası ile gönderilmiş.
Devlete karşı işlenen suçlarda daha sert davranılmış; kraliyet mührünü taklit etmek, tapınaklara düşük kalitede mal satmak ihanet olarak algılanarak ölüm cezası verilmiş.
Antik Yunan’da sahte para basımı konusunda Lidya’da yaşananlar aynı şekilde devam etmiş; Atina’nın baykuş temalı ünlü parası çok yerde kalpazanlar tarafından da üretilmiş.
Toplumun kabul ettiği tartı aletlerine eklenen yapay düzenlemelerle haksız kazanç elde edilmiş; dıştan aynı görülen sahte ölçüleri kullananlar müşterilerini dolandırmış.
Sahtekârlar Eski Yunan ticaretinde önemli yer tutan şarap ve zeytinyağı ticaretine de el atmış; her bölgenin hatta her şehrin ayrı biçimde ürettiği amforaların sahteleri yapılmış, üstüne sahte damgalar vurulmuş.
Eski Yunan şehir devletlerine ait arşivlerde bulunan belgeler üzerinde yapılan çalışmalarda toprak iddiasında bulunmak ve az vergi ödemek için hazırlanmış sahte belgeler bulunmuş.
İlginçtir, bazı soylu aileler atalarının kahramanlık hikâyelerini abartan ya da tamamen uydurulmuş yazıtlar diktirmiş; siyasi güç sağlamak adına ortaya “sahte” kahramanlar çıkarılmış.
Eski Yunan’da yönetim sahtecilikle mücadele etmiş; bu çağlarda sahteciliği ortaya çıkarmaya çalışan hukuk insanlarının mücadelesi tarihe kazınmış.
Kölelikten gelip Atina’nın en ünlü........
© T24
