İklim krizi, orman yangınlarını değiştirdi: Salt söndürmeye odaklanırsak kaybedeceğiz
Diğer
31 Temmuz 2025
Doç. Dr. Okan Ürker
İklim krizi, Türkiye’nin yangın rejimini değiştiriyor. Şiddetli ve ani yön değiştiren rüzgarlar, artan sıcaklıklar ve uzun kurak dönemler bir araya geldiğinde, yıllardır uyguladığımız agresif söndürme stratejileri yetersiz kalıyor. Yangın sonrası yapılan hızlı restorasyon ise yakıt yükü birikmesine yol açıyor ve orman ekosistemine zarar veriyor. Sadece yangın söndürme ekipmanlarına yatırım yapmak ve yanan alanları hızla restore etmeye odaklanmak, iklim krizi karşısında dirençli bir orman ekosistemi yaratmaya uygun değil. Uzmanlara göre mega yangınlar dönemindeki önceliğimiz, yangınlara yakıt olan bitki örtüsünü yönetmek ve yangın sezonu başlamadan kapsamlı önlemler almak olmalı. Türkiye’nin dört bir yanını, yıl boyunca etkisi altına alabilecek yangınlarla mücadelede başarı, ancak bütüncül yangın yönetimiyle mümkün olabilir.
Temmuz ayı boyunca Türkiye’nin farklı kentlerinde çıkan ve binlerce hektar ormanlık alanı küle çeviren yangınların uzun süre kontrol altına alınamaması büyük tepki topladı. Bu tepkilerin önemli bir kısmı, yangın söndürme kapasitesindeki yetersizliklere - özellikle ekipman ve personel eksikliğine - odaklanıyordu. Ancak iklim krizinin etkisiyle daha kolay çıkan, daha hızlı yayılan ve daha zor kontrol altına alınan yangınlarla karşı karşıya olduğumuz bu dönemde, sadece çıkan yangınları söndürmeye odaklanmak, kaybetmeye mahkûm bir strateji olabilir.
Çankırı Karatekin Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan ve bütüncül yangın yönetimi üzerine çalışan Doç. Dr. Okan Ürker, geçmişten gelen hatalı ormancılık politikalarıyla iklim krizinin el ele verdiği bir döneme girdiğimizi söylüyor. Son beş yılda yaşanan yangınların, ‘‘mevcut yangın rejiminin değiştiğini’’ açıkça ortaya koyduğunu belirten Ürker, bu yeni gerçeklikle mücadele ederken eski yöntemleri kullanmanın hem etkisiz hem de tehlikeli olabileceğini vurguluyor.
‘‘Bizim tartışmamız gereken asıl mesele, elimizde ne kadar helikopterin veya uçağın bulunduğu değil,’’ diyen Ürker’e göre, asıl odak yakıt yükü yönetimi olmalı. ‘‘Yangın yönetimi bütçemiz tamamen agresif söndürmeye ve yangın sonrasında aktif restorasyona ayrılıyor. Fakat bunlar, iklim krizi karşısında dirençli bir orman ekosistemi oluşturmaya yarayacak çözümler değil. Aksine krizi daha da derinleştiren, kısır döngüyü daha da artıran ve günün sonunda ayırdığımız bütçenin boşa gitmesine neden olan bir yaklaşım.’’
Ürker’e göre yangınlara karşı dayanıklı bir toplum inşa etmenin yolu, dikkatimizi yangın sezonu öncesine kaydırmaktan geçiyor: ‘‘Toplumun enerjisinin, yangın sezonu öncesinde yapılması gereken yakıt yükü yönetimine ve kontrolüne aktarılması gerekiyor. Her an yangına hazır bir toplum inşa edebilmek için yangın sezonunda boşa gidecek enerjiyi yangın sezonu öncesine kanalize etmeliyiz.’’
Çankırı Karatekin Üniversitesi Çevre Sağlığı Programı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Okan Ürker’in değerlendirmelerini aşağıda paylaşıyoruz:
Yaklaşık bir aydır, iklim krizinin bir sonucu olan ciddi bir yangın kriziyle, şiddetli ve çok sayıda yangınlarla, karşı karşıyayız. Bu gördüğümüz, Türkiye’nin alışkın olduğu bir tablo değil. Mevcut yangın rejimimizin değiştiğine işaret ediyor. Bizim alıştığımız normal değil, ama yeni bir normali sembolize ediyor.
Bunu beş yıl önce, beş farklı şehirde yaşadığımız, yaklaşık 250 bin hektarlık orman alanını etkileyen mega yangınlarla test etmeye başlamıştık. Beş yıldır da bu mega yangın sürecinin içerisine girmeye başladık. Yangın, ekolojik bir unsur iken, yangına uyarlanmış sistemlerde olması gereken doğal bir olgu iken, şimdi iklim krizi, antropolojik faaliyetler ve yanlış orman yönetimi ile birlikte yıkıcı bir unsura dönüşmeye başladı. Akdeniz kuşağında iyi yangınları kaybediyoruz. Artık kötü yangınlarla karşı karşıyayız.
1980’li ve 1990’lı yıllarda alıştığımız yangınlara karşı helikopterler, itfaiye........
© T24
