menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Canım İstanbul, kalpazan kent

16 1
18.03.2025

Diğer

18 Mart 2025

Bundan yirmi yıl kadar önce bir gazeteci grubuyla Çin’e gittiğimizde, arkadaşlar özellikle Şanghay’ı heyecanla bekliyorlardı. Bunun başlıca nedeni, hediye olarak almak istedikleri saatlermiş. Meğer dünyanın dört bir yanında karşımıza çıkan marka saatlerin sahtelerinin başlıca pazarı burasıymış. Rolex, Patek Phillipe, Piaget… Ne ararsan bulunurmuş.

Ben de saatleri severim. Saat pazarına gidenlerin peşine takıldım. Bir meydanda durduk, burası dediler.

Meydanın ortasında kocaman bir levhada “Telif ve marka haklarına saygılıyız” yazıyordu. Yani: “Biz kalpazan değiliz!”

Biraz dolaştım, dükkanların kapı önlerindeki tezgahlarda sıradan Çin saatlerinden başka bir şey yok. Herhalde yanlış yerdeyiz diye düşünürken biri yaklaştı, “İyi saat mi arıyorsunuz? Takip edin” dedi.

Öyle yaptık. Az ilerde, sıradan bir kapıdan içeri girdik ve karşımıza bir saat cenneti çıktı. Camekanlı dolaplar tıklım tıklım doluydu. İstediğiniz markanın yılını ve farklı modelini isteyebiliyordunuz.

Yok yoktu, daha doğrusu kalpazanlıkta sınır yoktu.

Bir yandan, marka takıntısına ve züppeliğine öteden beri sinir olduğumdan memnun oldum, öte yandan sosyalist devrim geçirdiğini iddia eden bir........

© T24