menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dışişleri'nin bitmeyen fethi ve Avrupa diplomasisinin pespayeliği

33 1
01.08.2025

Diğer

01 Ağustos 2025

Bu hafta içinde uluslararası alanda çok sayıda çarpıcı gelişme yaşandı. Gazze’deki soykırımda açlığın silah olarak kullanılması ve İsrail’e yönelik tepkilerin daha yüksek sesle dillendirilmesi, Trump’ın İskoçya çıkarması, HTŞ ile SDG arasındaki temaslarda yaşanan kopukluk başta olmak üzere bu önemli gelişmelerin her biri ayrı birer makaleyi hak ediyor.

Ama benim zaviyemden hafızama kazınan en dikkat çekici gelişmeler Tel Aviv’de pedofil bir Türk Dışişleri mensubunun küçük kızların plajda çıplak resimlerini çekerken polis tarafından suçüstü yakalanması ve Trump’ın İskoçya’daki özel golf tesislerinde Birleşik Krallık Başbakanı “Sir” Keir Starmer’ı ve AB Komisyon Başkanı Bayan Ursula von der Leyen’i birbiri ardı sıra huzuruna kabul edişi oldu.

Tel Aviv’de polisin tutukladığı röntgenci pedofil meğer 15 Temmuz gazisiymiş ve Dışişleri'ne özel tertipten alınmış. Bunu zamanın Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran’ın gururla yaptığı bir paylaşımdan anlıyoruz. O paylaşımda Bakan Yardımcısı Kıran, “Bakanlığımızda birlikte görev yapmaktan onur duyduğumuz 15 Temmuz Gazilerimizle” diye dört kişiyle birlikte makam odasında çektirdiği bir fotoğrafı gururla yayımlamış. Bu tür fotoğrafları en çok yayımlayanlardan birinin çok soylu sabık İçişleri Bakanı'mız olduğu hatırlanacaktır. 40 yıl Dışişleri'nde hizmet etmiş bir diplomat olarak benim çok şükür böyle bir fotoğrafım hiç olmadı.

Bakan Yardımcısı Kıran’ı bilmem hatırlayanınız çıkar mı? Bu genç arkadaş AKP’den milletvekili seçilemeyince Mevlüt Çavuşoğlu döneminde Bakan Yardımcılığı'na getirilmiş, daha sonra gözden düşünce Zagrep Büyükelçiliği'ne atanmış, ancak orada da dikiş tutturamayınca apar topar geri alınarak, değerli hizmetlerinden Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda yararlanılmasına karar verilmişti.

Onun yerine ise yine onun kadar genç ama ondan daha meşhur olan Yasin Ekrem Serim, Bakan Yardımcılığı'na getirilmişti. Hem Kıbrıs’ta hem de babasından dolayı devletin içinde derin ilişkileri bulunduğu anlaşılan Yasin Ekrem Serim’in değerli hizmetlerinden bir süre sonra Lefkoşa’da Büyükelçi olarak yaralanılmasına karar verilmiş ama çok geçmeden hem kendisi hem babası görevlerinden alınarak buharlaştırılmışlardı. Meraklı okuyucular internette bu konuda heyecan dolu maceralar bulabilirler.

Yavuz Selim Kıran ve Yasin Ekrem Serim’in hikâyeleri devletin en güzide kurumu Dışişleri'ne AKP tarafından reva görülen muamelenin tipik bir özeti gibi. Ama hikâye ne onlarla başlıyor ne de onlarla bitiyor. Eski bir yazımda AKP’nin bitmeyen İstanbul’u fetih mücadelesinden bahsetmiştim. Dışişleri de İstanbul gibi, burcuna bir türlü fetih bayrağı çekilemeyen bir kale niteliği taşıyor. Dışişleri'nin fetih akınları esas olarak stratejik derinlikçi Ahmet Davutoğlu döneminde başladı. Ondan önce Abdullah Gül ve Ali Babacan pek âlâ Dışışleri Bakanlığı’nın “monşerleri” ile çalışabiliyorlardı. Ve onlar sayesinde, fırtınalı denizlerde gemiyi kazasız belasız yürütebiliyorlardı.

Davutoğlu ile beraber dış politikaya sadece ideoloji mikrobu bulaştırılmadı, aynı zamanda
Dışişleri'nde FETÖ’cü........

© T24