menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tutuklamalar, menajer Ayşe Barım soruşturmasının anatomisi ve büyük “Çarşı” çelişkisi

39 6
30.01.2025

Diğer

30 Ocak 2025

İstanbul Başsavcılığı merkezli soruşturmalar gündemde.

Menajer Ayşe Barım hakkında sektörde tekel oluşturma iddiasıyla başlatılan soruşturmanın, “Gezi eylemlerinin organizasyonuna, hükümeti devirmeye teşebbüs eylemlerine yardım” boyutuna evrilmesi, oyuncular hakkında “yalan tanıklık” soruşturmanın başlatılması önemli başlıklardan.

Barım soruşturmasının detaylarını sevk yazısında görmek mümkün. Ancak mesele Gezi’yse, önce mahkemelerin Gezi kararlarına bakmakta fayda var. Yakın zamanlı bir karara, Beşiktaş Çarşı grubu hakkında açılan, bir anda Gezi davasında ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edilen iş insanı Osman Kavala’nın bir numaralı sanığı olduğu Gezi davası ile birleştirilen, sonra tekrar ayırma kararı verilen dava yakın zamanda beraat kararıyla sonuçlandı. Haklı ve gecikmiş bir beraat kararıyla…

Üstelik beraat kararını, Gezi davasında Kavala’yı ağırlaştırılmış müebbet, diğer sanıkları 18’er yıl hapisle cezalandıran İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi verdi. Dava, Beşiktaş’taki Başbakanlık Çalışma Ofisi’ne yürüyüş başlatılması ve bu yolla hükümeti devirmeye teşebbüs suçlaması gibi ağır bir suçlamayla açılmıştı. Bunu aklımızda tutalım.

* * *

Mahkeme, gerekçeli kararını kısa bir süre önce açıkladı. 41 sayfalık kararın değerlendirme bölümü, “Bu beraat kararları verilebiliyorsa bu soruşturmalar nasıl açılıyor?” sorusunu akla getiriyor.

Mahkemenin yorumlarına teker teker bakalım:

- Kendilerini Çarşı Taraftar Grubu olarak isimlendiren sanıklar arasında, takım taraftarlığından, sosyal paylaşımlardan kaynaklanan arkadaşlık ve dostluk ilişkisi dışında hiyerarşik yapı, görev dağılımı, organizasyon şeması, silah mühimmatı, gizlilik esasları bulunmadığı, illegal faaliyet içinde de bulunmadıkları, Taksim Gezi protestolarını düzenleyen yapı içinde bulunmadıkları, anayasal bir hak olan ve demokratik ifade özgürlüğü içinde kalan anlamda protestolara katıldıkları, zaman içinde farklı kişi veya grupların provokasyonu ve/veya kolluk güçlerinin orantısız güç kullanmaları sonucunda oluşan olumsuz durumlara ve suç teşkil eden eylemlere bireysel veya topluluk halinde katıldıkları hususunun her sanık için gün, zaman ve eylem belirtilerek somutlaştırılmadığı…

Bu bölümden, Gezi’ye katılanların eylemlerinin suç teşkil edecek bir şiddet söz konusu değilse demokratik hak olarak nitelendirildiği anlaşılıyor. Aşağıda göreceğiz, bu yönüyle savcılığın tutumuyla uyumlu… Ancak sıkıntı Gezi’yi organize etmek bölümünde başlıyor. Yargı, Kavala’nın Gezi’yi organize ettiğini kabul etse de AİHM ve muhalefet böyle düşünmüyor. Gerekçeli karardan devam edelim.

- Dosyada dava açılması için yeterli delil olarak gösterilen baz istasyonu tespitlerinin, tek başına bir anlam ifade etmediği gibi yan delillerle de desteklenmediği, bu dosya açısından usulüne uygun olarak alınmayan telefon görüşme tapelerinin yasak delil niteliğinde olduğu…

En can alıcı kısımlardan biri burası… Her ne kadar görüşme tapelerinin bu dosyayla ilgili kısmı “yasak delil” sayılmışsa da Gezi dönemindeki dinlemeler arasındaki ayrımın neye göre yapıldığı belirsiz. Gezi davasında Kavala hakkındaki tapeler, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “yasak delil” sayılmıştı. Ardından bu karar bozulmuş ve tapelerin delil niteliğinde olduğu görüşüne varılmıştı. Şimdi Çarşı davasında tapelerin bir bölümü “yasak-usule aykırı delil” sayılıyor. Ayşe Barım dosyasında da yine o dönemde yapılan dinlemeler kanıt sayılıyor.

* * *

- Gerekçeli kararda, sanıkların silahlı terör örgütü kurduklarına yönelik kanıt olmadığı, hiyerarşik yapının, görev dağılımının, araçların, kaynakların, mühimmatın gösterilemediği belirtiliyor. Bu suçtan da beraat kararı verildiği vurgulanıyor.

- Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye tesebbüs suçundan dava açıldığı, sanıkların Taksim Gezi Parkı projesine karşı düzenlenen gösterilere katılarak, İstanbul ve Ankara’daki Başbakanlık Çalışma Ofisi’ni işgal etmek isteyerek bunu yapmaya çalıştıkları iddia edilse de sanıkların atılı suçu uygun vasıtalarla işleyerek amaca ulaşmaya yetecek plan ve organizasyon dahilinde, maddi ve manevi alt yapısı oluşturulmuş, görev........

© T24