Yüreğimdeki Nisan
Diğer
13 Nisan 2025
Cesaret, kuvvet, gençlik feda ediliyor
Tek gururları gaddarlık olan barbarlara feda ediliyor
George Orwell,1984
Gelecek baharların daha iyi olma vaadi olmayınca, ne peş peşe suya, havaya, toprağa düşen cemreleri saymak ne de havadaki bahar kokusu oyalıyor.
Zaman ile ilişkimize tümüyle hükmeden bu korkunç gündemden bir türlü sıyrılamamak bizi ürkek kuşlar gibi yapıyor.
Gelecek hemen geçmiş, taşlaşmış geçmiş ise pişmanlıklar külliyatı gibi yakıcı bir an’lar mezarlığına dönüşüveriyor.
Yaşamak, kulaklarımızda vızıldayan, “bu böyle bitmemeli, yarım kalmamalı” inlemelerine eşlik eden bir içgüdüden ibaret.
Sanki tekinsiz bir el tarafından durdurulmuş bir zamana sıkıştık.
Ve bu el, boğazımızda, nereye gitsek ne yapsak bir türlü yakamızı bırakmıyor.
Bu kez de öyle oldu, tam ilk kez vakti ve parayı denk düşürüp uzun süredir yapmayı istediğim üzere sakuralar diyarına gitmiştim ki, gezinin ortasında, 19 Mart günü, burada sabahken orada gece vakti, telefonuma ülkenin seçilmiş Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 35 yıllık diplomasının iptal edildiği hemen ardından da tutuklandığı notu düştü.
Belli ki, uzun zamandır geleceğinden emin olduğumuz halde gelmeyeceği iyimserliğiyle geçiştirdiğimiz o korkunç an’ın girdabındaydık artık.
Pandemi sürecinde yalnızca hastalığı değil insanların afetler karşısındaki tutumlarını, şaşkınlıkları ve bocalamalarını, felaketlere sürüklenişlerini de yakından izlemiştim.
“Felaketi yaşayan insanlar felaketi kavrayamıyor” diye bir not düşmüşüm.
Oysa giderek işlevsizleşen okul-ben, akademi mi üniversite mi bir türlü karar veremediğim fakülteye okul diyorum- koridorlarındaki kasveti, sakuraların memleketine giderek dağıtacaktım.
Zira bugünlerde bir türlü akademi kavramıyla bağdaşamayan yüksek öğretim kurumları, refakatçilerinin de terk ettiği uzun süredir can çekişen umutsuz bir hastanın hayaleti gibi ürpertiyor.
Her baharda evimin tam arkasındaki parkta tüm ihtişamlarıyla beliren sakuralar, benim yaşadığım şehirde baharı taçlandıran bir tak gibi, baharı koklamak ve yürümek arzuma eşlik ediyor, onların yurdu olan coğrafyaya çağırıp duruyordu.
Kyoto’da geçen “Bir Geyşa’nın Anı’ları”........
© T24
