Trump’ın Halkbank talimatının sınırları 2.0
Diğer
07 Ekim 2025
“Amerikan tarafının talebi son derece netti; ‘siyasi bir rehine’ olarak gördükleri Pastör Brunson aleyhindeki ‘uydurma’ iddialar düşürülerek 18 Temmuz’daki duruşmanın ardından ülkesine gönderilmeliydi. Türk tarafının ABD’den genel beklentiler listesi aslında çok uzun olsa da bu tür bir pazarlıkta somut bir karşı talebin masaya konulması gerekiyordu. Ankara tercihini - yine kimseye sürpriz olmayan bir hamleyle - kısa vadede Türkiye’ye ekonomik anlamda büyük zarar verme potansiyeli taşıyan Halkbank dosyasından yana kullandı.
Halkbank dosyasını bu tür bir pazarlığa elverişli hale getiren en önemli unsur kuşkusuz eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın aylarca bir Amerikan mahkemesinde yargılanarak hüküm giymiş olmasıydı. Ankara kendisinden yargıya müdahale bekleyen ABD yönetimine ‘benden talep ettiğini sen de yap’ diyordu. Hakan Atilla’nın kalan cezasını çekmek için Türkiye’ye gönderilmesi paketin Ankara’yı kamuoyundaki görüntü açısından kurtaracak bir unsuru olacaktı.
Amerikan tarafı pazarlıklar sırasında Brunson’a karşılık Atilla’nın Türkiye’ye gönderilmesi fikrine yeşil ışık yaktı. Hatta ABD’nin Zarrab’la başlayan Atilla’yla nihayetlenen dava nedeniyle Halkbank’a kesilmesi muhtemel cezayı en düşük sınırda tutma yönünde bir takım garantiler verdiği de anlaşılıyor.
Ancak Washington’ın bu iki kuvvetli adımı atması dahi Ankara’nın Halkbank konusundaki baş ağrısını çözemeyecekti. Zira Halkbank dosyasının henüz kamuoyunda bilinmeyen boyutu şuydu; İran’a yönelik yaptırımların delinmesi iddiasıyla Halkbank yeniden soruşturma altındaydı. Hem de ABD’de Halkbank’ı hedef alan sadece bir değil, iki yeni soruşturma yürüyordu. Birinci soruşturma, iki gün önce Başkan Trump’ın talimatıyla Adalet Bakanı Gül ile İçişleri Bakanı Soylu’yu yaptırım listesine alan ABD Hazine Bakanlığı’na bağlı Yabancı Varlıkların Kontrolü Ofisi (OFAC) tarafından yürütülüyordu. İkinci soruşturmanın adresi daha da tanıdıktı; Zarrab ve Atilla davalarını başlatan New York Güney Bölgesi Başsavcılığı (SDNY).
Ankara, Brunson’ın salıverilmesi karşılığındaki anlaşma paketine söz konusu iki soruşturmanın da düşürülmesinin eklenmesi konusunda ısrarlıydı. Siyasi talimatla iş yapan OFAC gibi bir kurumun soruşturmadan vazgeçmesi elbette teknik olarak mümkündü. Ankara’nın talebini Trump yönetimi açısından daha sıkıntılı hale getiren ise New York Güney Bölgesi Başsavcılığı’nda süren Halkbank soruşturmasıydı.”
Yukarıdaki uzun alıntı 3 Ağustos 2018 tarihinde Hürriyet’in Washington Temsilcisi olarak kaleme aldığım ancak 4 saat kadar gazetenin internet sitesinde kaldıktan sonra yayından kaldırılan yazımdan. Demirörenlerin gazeteyi Doğan Grubu’ndan satın almasından dört ay sonra yediğim bu sansür, beni kısa süre içinde istifaya götüren sürecin köşe taşlarından biri olmuştu. Yazıyı yayından kaldırmışlardı kaldırmasına ama hem yazıdaki içerik hem de yazının uçurulması uzun süre Twitter’da ‘trending topic’ olarak daha çok dikkat çekmişti. Zira pek çok kişi zaten yazının görselini almış, T24 dahil pek çok internet gazetesi bu sansürü haber yapmıştı.
Yazının tümüne ulaşabileceğiniz bu linke girdiğinizde 25 Eylül’deki Oval Ofis randevusunda kameraların önünde bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açtığı Halkbank mevzusunda hükümetin Trump nezdinde eli nereden açtığını hatırlayabilirsiniz.
Aslında Erdoğan’ın Halkbank konusunda bizzat ricacı olduğu ilk isim Donald Trump değildi. Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Ağustos 2016’da Türkiye’ye gelen dönemin ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’dan davanın başsavcısı başsavcısı Preet Bharara'yı görevden almasını talep etmişti. Konuyu dönemin ABD Başkanı Barack Obama ile Aralık 2016’ta yaptığı son telefon görüşmesinde de gündeme getirmişti. Erdoğan var gücüyle 17-25 Aralık olaylarının sembolü Reza Zarrab’ın bir an önce ‘başkanlar nezdinde varılacak bir siyasi mutabakat’ ile Türkiye’ye iade edilmesi için uğraşıyordu. Henüz daha Ankara’daki kimse işin Türkiye’nin bir kamu bankası aleyhine başka bir davaya........





















Toi Staff
Tarik Cyril Amar
Gideon Levy
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d