menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hakiki ile sahte arasında: Bir ara dönemin hikâyesi

25 1
10.08.2025

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

10 Ağustos 2025

"Günden Kalanlar"

Günden Kalanlar’da Stevens, İngiltere kırsalındaki görkemli Darlington Hall’da başkâtip olarak yıllarını geçirmişti. Hayatını, görevine kusursuz bir sadakat ve profesyonellik anlayışıyla adamıştı. Ancak yıllar içinde, bir zamanlar itibar ve anlam taşıyan bu sadakat, yerini bir boşluğa bıraktı. Yeni sahipler, onun titizliğini, törensel ciddiyetini, hatta bütün bir ömrü kaplayan o mesleki onurunu eski dünyanın gereksiz bir kalıntısı gibi görüyordu. Stevens, hayatını şekillendiren ilkelerin yeni düzende hükmünü yitirdiğini fark ettiğinde, hizmet ettiği tüm zamanların anlamı sorgulanır hale gelmişti.

Benim diplomam da bazen bana böyle geliyor. Ama sonra bir bakıyorum, yine de sahtesini yapmak için bunca çabaya değer görülüyor. Demek ki hâlâ bir değeri var, ama bu, yalnızca kâğıdın biçiminden gelen bir geçerlilik. Bir tür ara bölgede kalmışlık, bir süreliğine hem sahte olanın aynı anda dolaşabildiği bir gri bölge. Antonio Gramsci’nin interregnum dediği ara dönem tanımı aklıma geliyor.

Antonio Gramsci, Hapishane Defterleri’nde şunu yazar: Kriz, eski olan ölürken yenisinin doğamaması olgusudur; bu ara dönemde her türden morbid belirti ortaya çıkar. Gramsci’nin burada interregnum dediği, kelime anlamıyla “iki yönetim arasındaki” dönem, yalnızca iktidar boşluğunu değil, aynı zamanda değerler ve kurumlar arasındaki süreksizliği de tarif eder. Eski düzenin normları, kuralları, meşruiyet mekanizmaları artık işlemez; ama yenisinin ilkeleri, denetimleri, etik çerçevesi henüz kurulmamıştır. Ortaya çıkan boşlukta “morbid belirtiler” dediği tuhaf, hastalıklı, kimi zaman da absürd görünen olgular çoğalır. Bunlar bazen siyasi bir rejim değişikliğinin garip yan etkileridir, bazen de gündelik hayatın içinde hissedilen sistematik sapmalardır. Morbid belirti yalnızca istatistiklere veya mahkeme kayıtlarına sığmaz. Onlar, gündelik yaşamın içine, iş görüşmelerine, e-postaların gelmeyen cevaplarına sızar. Bir zamanlar liyakat dediğimiz şeyin, artık görünmez ama hissedilir bir şekilde değiştiğini fark ederiz. Orhan Pamuk’un Kara Kitap’ındaki gibi, kimin kim olduğu, kimin hangi kimlikle dolaştığı bulanıklaşır; yüzler değişir, isimler değişir, ama belirsizlik baki kalır.

Türkiye’deki sahte diploma skandalının e-boyutu düşünüldüğünde bu tanıma birebir uyuyor. Tam bir Catch Me If You Can durumu değil mi? Orada da Frank Abagnale Jr.,........

© T24