Türkler Erdoğan’ın kulu değil! Kürtler de Apo’nun kulu değil!
Bugünü anlayacaksak, dün ne olmuştu ona bakalım: Birinci Barış Süreci de böyle halktan habersiz başlamıştı. Kulaktan kulağa verilen sözler sıralanıyor, halk kendi arasında konuşuyordu: Öcalan, hapisten çıkarılacak. Kandil’deki PKK militanları affedilecek. Onlar gelip Kürt özerk bölgesinin güvenlik askeri olacaklar. Doğu Anadolu özerk bölgesinde vergileri, kantonların vergi daireleri toplayacak. Gümrük kapılarını Kürt gümrük müdürlüğü yönetecek.
★★★
Harran’ın sulanmasını Kürt kantonları su kolhozu başkanlığı planlayacak. Atatürk Barajı’ndan elde edilen elektriğin geçmiş 90 yıllık bedeli dolar üzerinden hesaplanacak ve Ankara, hesaplanan parayı “tazminat olarak” özerk bölge yönetimine ödeyecek. Kürtçe anadilde eğitim kabul edilecek. Halkın diline bu şekilde dökülmüş sözler barış süreciydi. Dolmabahçe’de de masa kurulmuş, 14 maddeli anlaşma, halktan gizlenerek imzalanmıştı.
★★★
Ben tekrarlayayım!
Siz de bana katılın!
Bugünü anlayacaksak, dün ne olmuştu diye soralım: Barış süreci boyunca dağdaki silahlar ve militanlar şehirlere yerleştirilmişti. Gözler yumulmuş, kulaklar tıkanmıştı. Kışlalarda ordunun, karakollarda polisin eli bağlanmıştı. IŞİD kılığına girmiş Araplar, Suriye’de PKK’lı Kürtleri öldürmeye başlayınca Türkiye’de “Çarşamba İsyanı” provasına geçilmişti.
★★★
İsyancıların kurşunlarıyla ve 4’ü de linç edilerek 23 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ölmüş, 148 vatandaş yaralanmış, 3 bin işyeri yakılmış, 263 kamu binası, 190 banka şube binası, 80 parti binası, 340 özel araç, 216 resmi araç, 30 özel yurt ve dernek, 1 belediye binası, çok sayıda MOBESE kamerası, elektrik direği........
© Sözcü
