Cumhuriyet’in Sonbaharı
29 Ekim 1933 günü...
Cumhuriyet’in kuruluşunun 10’uncu yıldönümü.
Lider’in en heyecanlı günlerinden biri...
Çok sevdiği milletine, hesap verecek ve hedeflerini açıklayacaktı.
★★★
Milletine konuşacak liderin elinde, yedi sayfa...
Birinci sayfa:
“Türk Milleti, Kurtuluş Savaşı’na başladığımızın on beşinci yılındayız” sözleriyle başlıyordu.
★★★
Son sayfada, son cümle:
“Türk Milleti! Ebediyete akıp giden her on senede bu büyük millet bayramını, daha büyük şereflerle, saadetlerle, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim.
Ne Mutlu Türküm diyene!” sözleriyle bitiyordu.
★★★
Bu son cümleden önce...
Liderin sesinden duymadığımız, ancak kâğıda yazdığı şu sözler duygu yüklü, hüzünlü bir veda gibiydi:
“Bu söylediklerim gerçek olduğu gün, senden (Türk Milleti’nden) ve bütün medeni beşeriyetten dileğim şudur:
Beni hatırlayınız!”
★★★
Atatürk, yazısını düzeltirken, bu cümleye geldiğinde duygulanır.
★★★
Yusuf Hikmet Bayur bu anı şöyle anlatır:
“Yaverlikten, Atatürk’ün uyandığı haberi verilince odasına gitmiştim.
‘Bu gece çalıştım ve nutku yazdım’ dedi.
Son sayfaya gelince durdu. Duygulandı...
‘Bu söylediklerim gerçek olduğu gün, senden ve bütün medeni beşeriyetten dileğim şudur:
Beni hatırlayınız!’
Bu sözler bana çok hazin gelmişti, adeta bir veda hissi veriyordu.
Bütün milletin, o güne onunla erişmeyi dilediğini ve düşündüğünü söyleyip, bu cümleyi kaldırmasını rica ettim.”
★★★
Atatürk, bu cümlenin üzerini çizer ve törende okumaz.
★★★
Beş yıl sonra...
Hastalığı ilerlemişti...
Son Ankara akşamlarından birinde, arkadaşlarıyla........
© Sözcü
