menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yabancı-laşma!

17 16
24.02.2025

Yabancılaşma teorisi, bireylerin birbirlerinden ya da içinde bulunduğu ortam veya zamandan uzaklaşmalarını ifade eden toplum bilimi teorisi.

Onun haberini aldığımda içimde bir şeylerin koptuğu hissine kapıldım, ruhumda yarattığı sarsıntının yanı başında.

Kendisini anlatmak benim harcım değildi, haddimi de aşıyordu.

Sonra derin düşüncelere daldım.

Eğer’lerle başlayan, sonu gelmeyen düşüncelere…

Hepsini size aktarmam mümkün değil elbette.

Mesela;

Eğer dedim, Futbol Federasyonu Başkanı olsaydı neler yapardı?

Almanya’da düzenlenen EURO 2024 şampiyonasında 613 ‘seçkin’ davetli için 3 milyon Avro harcayıp TFF’nin gelirlerini çarçur etmezdi.

Ammaaaa, Arda Güler için uçak kaldırırdı. Arda’nın Türkiye A Millî Futbol Takımı'nın Euro 2024 elemeleri çerçevesinde oynadığı Letonya maçında forma giydiği için, üniversite sınavını kaçırmasına izin vermezdi.

Üniversitede okuyan futbolcuların sayısının arttığına şahit olurduk.

Gençlik Spor Genel Müdürü olsaydı nelere imza atardı diye düşündüm bir ara.

Amatör spor branşlarında çağ atlardık.

Türk Sporunun gelişmesi ve yaygınlaşması için ne projeler üretirdi kim bilir?

Milli sporcuların uluslararası turnuvalara otobüsle gittiği, federasyon üyelerinin ise eşleriyle, birinci sınıf seyahatler yaptığı haberlere şahit olmazdık en azından.

Eğer siyasete atılsaydı neler olurdu diye düşündüm sonra.

Gençlik ve Spor Bakanı olsaydı mesela.

Çok da yakışırdı…

Devasa bütçeye sahip Spor Bakanlığı’nda lüks harcamalara, israfa, gösterişe yer olmazdı.

Spor akademileri hak ettiği kıymeti görürdü.

Spor ülkesi olurduk kısa zamanda. Doğal olarak sağlam akıllı insanlar ülkesi de.

Ya Adalet Bakanı olsaydı dedim peki.

Diplomasında şaibe iddiası olan kim varsa araştırılırdı.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu 26 Şubat’ta ‘Lisans diplomasının sahteliği hususunda yapılan ihbarlar kapsamında’ soruşturmaya davet edildi malum. Davet edilsin elbette.

Diplomasında şaibe olan herkes davet edilsin.

Adaletin kılıcı, iktidarın kendisine muhalif olan herkese karşı salladığı silaha dönüşmezdi.

Kralla değirmencinin hikayesi gerçek olurdu ülkemizde.

Halkın en garibanı bile, değirmenci hikayesinde olduğu gibi, haklıysa krala kafa tutan köylüler misali ‘Berlin’de hakimler var’ diyebilirdi.

‘Sen benim kim olduğumu biliyor musun’ cümlesi tedavülden kaldırılırdı.

Adli Yargı Kura çekiminde yeğeninin adını zikreden vekili hatırlayacaksınız. Hızını alamadı, hakim yeğeniyle birlikte Adalet Bakanı’yla poz da verdi. Konya’ya atanan hakimin, kimin yeğeni olduğunu tüm dünya biliyor artık.

Milli Eğitim Bakanı olsaydı bir de.

Üfff, ne güzel olurdu.

Butik üniversiteler mantar gibi çoğalmaz, öğretmenini katleden talebeler olmazdı.

Atanamadığı için hayatına son veren öğretmen adaylarının haberleriyle yüreklerimiz dağlanmazdı.

Eğitimin kalitesi kesin artardı.

Öğretmeni fırçalayan bakan olmazdı en azından.

Çevre Şehircilik Bakanı olsa, halka imar barışı diye yutturulmaya çalışılan aslında çürük yapılara göz yumulan yasa tekliflerine, muhalefet şerhi........

© Sözcü