Altın kaçakçılığında üç milletvekili
Sevgili okurlarım, memleketin bunların elinde ne hallere düştüğünü, ya da düşürüldüğünü hep birlikte izliyoruz.
Hemen belirteyim, bu altın kaçakçılığı olayını, yani aynı konuyu bugün burada üçüncü kez yazıyorum.
Tablo ve sonuç hiç değişmedi.
Yargı ellerinde.
Yargıya istedikleri gibi yön veriyorlar, istedikleri kararları aldırıyorlar.
Ama yolsuzluk yapanlar, devleti ve milleti soyanlar hariç! Onların ‘dokunulmazlığı’ var.
Bu süreçte yüz kızartıcı olaylara tanık oluyoruz.
Kendileri sütre gerisine çekilmiş, istedikleri her kararı anında aldırma ‘başarısını’ gösteriyorlar.
★★★
Sonra gelsin keskin açıklamalar, yalanlamalar ve inandırıcı olmaktan uzak sözler...
Ya da bu olayda olduğu gibi kuzuların sessizliğine bürünmek.
“Yargımız bağımsızdır, tarafsızdır! Yargının verdiği kararlara hepimiz saygı göstermek zorundayız!..”
Bu durum özellikle siyasetçiler, gazeteciler ve öğrenciler hakkında verilen kararlarda karşımıza çıkıyor... Yoksa örneğin aile mahkemelerinin, ya da sulh hukuk, asliye hukuk mahkemelerinin verdiği kararlar o gündemde söz konusu değil.
Üzülerek söylüyorum, Türk milletinin büyük çoğunluğu yargıya olan güvenini yitirdi.
Davalı ya da davacı olan herkes duruşma tarihi belli olduktan sonra başkalarından, özellikle avukatlarından medet umuyor, soruyor:
“Bizim hakim nasıl biri, savcı nasıl biri?”
Soruların nedeni ve anlamı belli!
★★★
Geçtiğimiz kasım ayında Türkiye’de çok ilginç bir olay yaşanmıştı...
Üç MHP milletvekili İstanbul Havalimanı’nda altın kaçakçılığı yaptıkları gerekçesiyle partilerinden ihraç edilmişti.
Üç kişi şunlardı:
-Isparta milletvekili Hasan Basri........
© Sözcü
