Kriz
Konut ve otomobil satışlarının rekor kırdığı, enflasyonun hâlâ yüksek seyretmesine rağmen düştüğü, cari açığın daraldığı, döviz sıkıntısının olmadığı, reel faizle hesaplanan operasyonel bütçe açığının küçüldüğü hatta sıfırlandığı, sabit fiyatlarla GSYH’nin (milli gelir diye okuyun) az da olsa büyüdüğü, işsizliğin artmadığı bir ülkede “ekonomik kriz var” denemez. Bu bilimsel bir tespittir. Ekonomik kriz olmaması, gösteriş yatırımlarının yapılmadığı, israfın ve adam kayırmanın olmadığı anlamına gelmez. Türkiye hâlâ “orta gelir tuzağındadır” ve “gelir dağılımı adaletsizdir”. Bunlar ekonomimizin birbirinin hem sebebi, hem de sonucu olan iki kötü niteliğidir. Yapışkan yüksek enflasyonun bu tablonun oluşmasında önemli payı vardır. Halkın yani dar ve sabit gelirlilerin ekonomiden şikâyeti, maaş veya ücret artışlarının fiyat artışlarının gerisinde kalmış olmasıdır. Eğer GSYH reel olarak nüfus artışından daha fazla artıyorsa, ki artıyor, kişi başına düşen harcanabilir milli gelirin de artması gerekir. Yani bugün pişen yemek, sofraya oturan insan sayısından daha çok artmışsa, herkes dünden daha çok........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d