İki devr-i saadet
Milletimiz iki kümede toplanabilir. Birinci kümeyi teşkil edenler Hz. Muhammed’in, ümmetinin başında olduğu seneleri (610-632), ikinci kümeyi oluşturanlar ise Atatürk’ün ülkeyi yönettiği yılları (1923-1938) “asr-ı saadet” olarak kabul eder. Bu kabuller nesnel değil özneldir. Gerçekte her iki devirde de çok acılar çekilmiştir. Savaşlar ve isyanlar çıkmış; bunlar kanlı bir şekilde kazanılmış veya bastırılmıştır. Böylesi zamanlar herkes için elem vericidir. Ama özellikle, Hz. Muhammed’in veya Atatürk’ün dünya görüşünü paylaşmayanlar için bu dönemler herhâlde birer “devr-i felaket” tir. Bu girişi yapmanın sebebi son zamanlarda toplumumuzun laik kesimine hâkim olan kötümserliğin “mutlak” değil “izafi” bir gerçek olduğunu vurgulamaktır. Ülkemizin, iktidarın tutumundan doğan başta “adaletsizlik” olmak üzere ciddi sorunları vardır. Umuluyor ki; iktidar değişince bunlar ortadan kalkacaktır. Kalkmayabilir, sadece roller değişebilir. 27 Mayıs 1960 ile 12 Eylül 1980 askeri darbeleri de “durduk yerde” yapılmamıştır. Kavga bitsin, devlet adaletle yönetilsin, bir daha darbe olmasın diye anayasalar yapılmıştır. Ama 15........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Andrew Silow-Carroll
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon