BUNAMA(DEMANS)HASTALIĞINA ÇARE “TAHRİN”OTU..!
Ankaralıların Vazgeçilmez Bitkisi Her Derde Şifa Rakı gibi kokar
Tatmayan Ankarayı, Angaralıyı Bilmez Dua ile Ekilir. Beyaz Peynirin yanında Tuza bana bana yenir. Ulus Halinde Bir tek Kişi satar. Şifası boldur Hele Yoğurt Çorbası üstüne OFFFFF.
Ankara’mızın Muhtelif Yemeklerinde Kullanılır. Hacı Hocaya göre ayrı Şifası, Meyhanecisine göre Ayrı şifası vardır. İçkili Ankara Çümbüş gecelerinin ünlü Mezesi SÜZÜK üstünde Muhteşem olur.
Dünyanın en seçkin mutfaklarında baharat olarak kullanılır. Hacettepeli Bilge Kadın Anaların Anlattığına göre “Bunamayı Önler”.
Gölbaşı sevgi çiçeğinin babası Sayın Hulusi Gürpınar ise şunları anlatıyor: Kemal Çolakoğlu kadim başkentimiz Ankara‘nın Ahi babalarından birisiydi evi hemen Kalıpçızade konağının yanında eşi ve üç oğluyla birlikte Çıkrıkçılar yokuşunda kavaflar içinde ayakkabıcılık yapan sevilen bir esnaftı. Amcam ayakkabı işini büyütmek üç oğluna yeni istihdam alanı açmak için İstanbul’a taşındı, Bağdat caddesinde iki katlı muhteşem bir bahçesi olan evde yaşamlarını sürdürmeye başladılar, zaman zaman biz de onlara giderdik. Ankara’da alışık oldukları gözleme, bazlama hatta Ankara simidi bile götürürdük, tabii kurutulmuş nane, kekik ve tahrin’de( bu bir Ankara kültürüydü) ve hep öyle de sürüp gitti. Cumhuriyet sonrası İstanbul’dan Ankara’ya göç sanayileşme ile öncülüğünü Ankaralı “KOÇ” ailesinin yaptığı, Ankara’dan İstanbul’a göç de çok sayıda Ankaralı aile İstanbul’a yerleşti. Amcamın ailesi de onlardandı. Birlikte Kadıköy pazarına alışverişe giderdik, Emine yengemin yemekleri efsaneydi, Ankara tavası, Tarhana’sı, Toyga çorbası, dolmaları, muhteşem olurdu ve hepsinde de tahrin kullanılırdı. Bizim tüm aile büyüklerinden gördüğümüz nane, kekik ve tahrin mevsiminde taze, sonrasında kurusu mutlaka kullanılır ve bahçesi olan herkesin bahçesinde bu üç baharatlı aromatik bitki mutlaka ekilirdi. Ankara’mızda.
Yemek kültürü yazarı Sayın Aylin Öney TAN ise; Ankaralılar tarhunu “Tahrin” diye bilirler, peynir ve cacıkla veya sofrada söğüş şeklinde kullanırlar. Tavukta haşlanmış veya ızgara tava şeklinde inanılmaz lezzet verir. Gürcistan’dan Fransa’ya kadar yayılmıştır. Antep mutfağında “alaca çorba” ve “açık peynir böreği” başta olmak üzere geniş şekilde kullanılır. İran’da turşu’lara konuluyor. Tarhun’un iki türü vardır. Rus ve Fransız Tarhun’u şeklinde, Rus Tarhununun kokusu daha azdır, Fransız tarhunu yemek kültüründe daha çok kullanılır. Macarlar tavuğu mutlaka tarhunlu yapıyorlar. Azeriler özellikle tarhun adıyla bilirler.
İngilizler taragon, Fransızlar Estragon, İtalyanlar Dragon çello, latincesi Artemisia Dracunculus adını vermişlerdir. İçinde Anason olduğu için ferahlatıcı bir etkiye sahiptir.( Estragol maddesinden geliyor).Gürcistan’da iki bitki çok önemli kişniş ve tarhun. Tarhunu, sodalı içecek olarak da içiyorlar. Gürcistan’da en çok kişniş kullanılıyor, hemen arkasından tarhun geliyor, taze ve kurutulmuş olarak da kullanıldığı gibi, yeşil sodalı bir gazoz “Targana” yapıyorlar, zümrüt gibi yeşil rengi var. 1887’de bir eczacı yapmış ilk defa, 1927’de “Lagitse” suyu fabrikası kurulmuş. Macarlar tavuğu mutlaka tarhunlu yapıyorlar.
Sayın İSENBİKE TOGAN… İse Haziran 2023 de “TARİH DERGİSİ” in de yazdığı Anayurt/Vatan kokusu........© Sonsöz
