Yazık Bu Çocuklara!
Bizim kuşak ve bizden sonraki kuşağın önemli bir kısmı devletimizin açtığı, devletimizin atadığı öğretmenlerin elinde yetiştik. İlkokul öğretmenimi aradan geçen bunca yıla karşın asla unutmadım. Ortaokul ve lise öğretmenlerimin de önemli bir kısmını isim isim hatırlıyorum.
Okula her zaman severek gittiğimi, arkadaşlarımla geçirdiği zamanları halen bugün gibi hatırlıyorum. Biz, okullarımızda devlet, vatan, millet sevgisiyle yetiştirildik. Öğretmenlerimiz bizleri geleceğe tam anlamıyla hazırladılar. Günümüzde de bunu yapan öğretmenlerimizin olduğunu biliyorum. Ancak bugün gerçek anlamda bir “milli eğitimden” söz etmemiz mümkün değil.
Öncelikle eğitim kadrolarımız “liyakat”lı bürokratlarla yönetilmiyor. Adının başında “milli” kelimesi olan iki bakanlıktan biri olan Milli Eğitim Bakanlığımızın bugün içine düşürüldüğü durum gerçekten içler acısı.
Sayın Bakanın Sivil Toplum Kuruluşu, bizlerin ise tarikat ve cemaat dediğimiz yapılanmaların at koşturduğu yapılar adeta okullarımızı işgal etmiş durumda. Bu yapılanmayla birlikte ortaya konan Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığının başlattığı Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) gibi programı ile minik öğrencilerimizin dimağları adeta bir dini bombardıman altında.
Nitekim bu liyakatsız kadroların yaşattığı “eğitimsizlik” ortamı ve ekonomik zorluklar nedeniyle her yıl binlerce çocuğumuz okullarından kopuyor ve eğitimden uzaklaşıyor. Oysa bu........
© Sonsöz
