Fotoğraf da Hayat Gibi: Ne Kadar Az, O Kadar Derin
Bazı kareler vardır… Sessizce bakar size. Hiçbir şey söylemez ama çok şey hissettirir. Ne bir kalabalık vardır içinde, ne de abartılı bir kompozisyon. Belki sadece bir elin kıvrımı, bir gözün kenarı, çatlamış bir taş ya da sessiz bir gölge. Fakat o sakinlikte tarifsiz bir derinlik gizlidir.
Çünkü fotoğraf da hayat gibi: Azaldıkça anlamı çoğalır.
Zamanın ritmi hızlandıkça, çevremizi saran şeyler de çoğalıyor. Etrafımız eşya dolu, aklımız seslerle, kalbimiz yüklerle kaplı. Her yerde fazlası var: fazla söz, fazla hedef, fazla imaj. Ama insan, çoğu zaman esas olanı bunların arasında kaybediyor.
İşte tam da bu yüzden sadeleşmek değil, arınmak diyorum ben. Bir nevi soyunmak, ruhun kabuğunu inceltmek… Gereksiz olanı bırakıp öz olana yönelmek. Tıpkı iyi bir fotoğrafta olduğu gibi: Kimi zaman bir şey eklemek değil, çıkarmak gerekir. Fazlalığı değil, özü bırakmak kadrajda.
Çünkü ne kadar........
© Sonsöz
