menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yılların Eskitemediği Sanatçı Ela Altın (1)

11 1
16.09.2025

Ev hanımı bir anne ile Zanaatkâr bir babanın kızı olarak Erzurum ili Tortum ilçesinde Dünya’ya geldi.
Babası Bahri Altın; Baba mesleğini devam ettiriyordu. Soyadından anlaşılacağı gibi kuyumculara küçük bir dükkânda altın işi yapan, Oltu taşı ve kehribar zanaatkârıydı.


1951 yılında, babasının böbrek rahatsızlığından dolayı küçük yaşta ailesiyle birlikte Ankara’ya yerleşti. Eğitimine Cebeci İlkokulunda başladı. İlkokul ikinci sınıftan üçüncü sınıfa geçtiği yaz, babası Bahri Altın 50 yaşında çok genç yaşta vefat etti.
Babası ney üflerdi, Çocukken, babasının çalıp söylediği şarkılar, türküler içine işlemişti. Müzik yeteneğini aldığı babasını, bir gece rüyasında gördü, dinlediği ney sesi sabaha kadar kulağında yankılandı.
Günün sabahında; radyoda Alaeddin Yavaşça’dan suzinak makamında “Sensiz bu sabah bir acı rüyayla uyandım” şarkısını dinleyerek uyandı. “Ben de sanatçı olacağım, bende sanatçı olacağım” diyordu.


Çocukluk yıllarında radyo dinlerken, ağabeyi “radyonun içinde birisi şarkı söylüyor” deyince O da. “Ben de radyonun içine girip şarkı söyleyeceğim.” dedi.
Müzik dinleyerek, şarkı söyleyerek, sanatçı olma hayaliyle günlerini geçiriyordu. Yıllar yılları kovaladı…
1961 yılından itibaren İsmet Nedim’den solfej dersleri alarak, sanat hayatına başladı. Fahri Kopuz, Arif Sami Toker, Muzaffer İlkar ve Müzehher Güyer’den Türk Müziği nazariyatı ve repertuar dersleri aldı.


Nevin Demirdöven, Behiye Aksoy, Müzeyyen Senar gibi birçok sanatçıyı yetiştirmiş Fahri Kopuz’dan çok yararlandı. Sanatçı oluncaya kadar Fahri Kopuz ve Müzehher Güyer’den ders almaya devam etti. Saz ile de ilgilenmek istedi. Fahri bey, udu tavsiye etmişti ama aklı kanundaydı,........

© Sonsöz