MERMİ CANI ACITTI; YAĞMUR İSE VİCDANI
Yağmur yağıyordu… Sanki gök, milletin yüzyıllardır biriktirdiği gözyaşlarını yeryüzüne indiriyor, ince ince ağlıyordu. Her damla, yalnızca su değil; acıyla yoğrulmuş, kahramanlıklarla mühürlenmiş hatıraların dilsiz yankısıydı. O an törende bulunanların üzerine düşen yağmur taneleri değil; tarihimizin en ağır, en kutsal yükleri iniyordu. Her damla bir Çanakkale anısı, bir Sakarya hatırası, bir Kore gazisinin yüreğinden kopup gelen çığlıktı. Gök, kalabalığın içine bir hakikati haykırıyordu: “Gaziler, yaşayan anıtlardır; vatanın bedeninde açılan yaraların canlı şahitleridir.”
Yağmur altında Gaziler, şemsiyeler altında devlet erkanı, O törende bir manzara vardı ki, insanın yüreğine dokunuyordu. Gaziler, sırılsıklam olmuş ceketleri, çamura bulanmış ayakkabılarıyla yağmur altında dimdik duruyorlardı. Başlarında ne bir şemsiye, ne bir koruma… Çünkü onlar için yağmur damlaları, mermi yağmurundan sonra küçük bir serinlikti. Çanakkale’de, Sakarya’da, Kıbrıs’ta top ve tüfek altında durmuş insanlar için birkaç damla yağmur mu engel olacaktı?
Ama aynı törende devlet erkanı, üzerlerine uzatılmış şemsiyelerle bekliyordu. Yanlarında hazır bekleyen korumalar, saatlerce şemsiyeleri onların başında tutuyorlardı. Oysa gazilerimizin önünde, gözleri görmeyenler, kulakları duymayanlar, dizleri titreyenler, bastonlarına yaslananlar, kalpleri........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d