Şükür ve Sessizlik, Türkiye’de Değişimin Sessiz Anahtarları
Sabahın erken saatlerinde, çayın buharıyla birlikte yükselen sessizlikte “şükür” diyoruz. Ama bu şükür, artık sadece minnettarlık değil; bir hayatta kalma refleksi.
Türkiye’de 2025 yazı, sadece sıcak değil; ağır. Ağır çünkü umut, yerini sessizliğe; sessizlik, yerini kabullenişe bırakıyor.
Ekonomik göstergeler umutla korku arasında salınıyor. OECD büyüme tahminini %3,1’e yükseltti. IMF ise %2,7 olarak öngörüyor. Temmuz enflasyonu TÜİK’e göre yıllık yüzde 33,5, ENAG’a göre yüzde 65 Tüketici Güveni endeksi, Temmuz 2025’te % 83,5 seviyesinde.
Ama bu büyüme, pazardaki domatesin fiyatına yansımıyor. Kiracının kirasındaki artış oranını düşürmüyor, Hükümetin önermiş olduğu ücret artışları ile kira artışları arasındaki makas çok açıldı. Vatandaş konut ve başını sokacağı bir dam bulamaz hala gelecek gibi gözüküyor. Konut krizi en acımasız şekilde can yakar hale dönüşmekte.
Enflasyon hâlâ yüksek, alım gücü düşük. Gençler diplomalarıyla iş arıyor, emekliler maaşlarıyla yaşam savaşı veriyor. Ve tüm bu tabloya karşılık, toplum hâlâ “şükür” diyor. Çünkü değişimin maliyeti, belirsizlikten daha ağır geliyor.
Ancak bu yıl, sessizlik artık sadece bir iç çekiş değil. Sahte diploma ve e-imza........
© Sonsöz
