menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Vurun Kahpeye!”

6 1
07.08.2025

Geçtiğimiz günlerde bir televizyon kanalında “Vurun Kahpeye” adlı 1973 yılı yapımı Türk filmine takıldım ve içim sızlayarak sonuna kadar izledim. Halide Edip Adıvar’ın “Vurun Kahpeye” adlı ünlü romanından uyarlanan film, Kurtuluş Savaşı sırasında Yunan askerlerinin işgal ettiği bir kasabada yaşanan ibretlik olayları anlatıyor.

İstanbul’dan öğretmen olarak bir kasabaya gönderilen Aliye adlı güzel kadın, bir yandan kasabanın çocuklarını eğitmeye çalışırken, diğer yandan da kendisine kafayı takan yobazlarla uğraşmak zorunda kalıyor. Üç karısı bulunan kasabanın varlıklı yobazı, dördüncü karısı olmayı kabul etmeyen Aliye öğretmene kafayı takıyor, ahlaksızlıkla, dini hassasiyetlere zarar vermekle suçluyor, halkı ona karşı kışkırtıyor.

Öğretmen Aliye’nin, okulda bir derste öğrencilerine koro şeklinde okuttuğu tam olarak not edemediğim “Lumbur leyli laba luba lup lup... Cumbur leyli cala cula cup cup...” şeklindeki ritüel, o dönem eğitim kurumlarında nelerin öğretildiği konusunda ipuçları veriyor sanki. Üstelik bu romanın yazarı, o dönemleri yaşamış, Kurtuluş Savaşı’na da bizzat katılmış bir yazar!

Öğretmen Aliye, dağılmış olan Osmanlı’dan kalan son topraklar Anadolu’yu yabancıların işgalinden kurtarmak üzere harekete geçen Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki Kuvayi Milliye’ye asker toplamak üzere bölgede çete kuran eski Yüzbaşı Tahsin’le tanışıyor, birbirlerini seviyorlar ve aralarında nişanlanıyorlar. Yüzbaşı Tahsin, dağdaki çetesinin yanına döndükten sonra kasabanın başta gelen iki yobazı, çevrede bulunan bir Yunan askeri birliğine giderek komutanlarıyla görüşüyor ve Kuvayi........

© Sonsöz