Bir Şefik Sandıkçı vardı...
Tavas’a un fabrikası kurmuş, burada un, irmik ve unlu ürünler üretiliyordu. İşçiler çalışıyor, Tavas’ta birçok insana ekonomik destek sağlanıyordu. Sonra yem fabrikası kurarak yine Tavas’a ekonomik katkı sağlamaya devam etti. Hayatı boyunca birçok insanla görüştü, onları ikna etti. Halk şirketi modeliyle fabrikaları işletmeye aldı.
Tek üzüntüsü, bu fabrikalara para yatıran insanlara temettü (kâr payı) dağıtamamış olmasıydı. İşletme fırsatı verilmedi. Devletten alınan krediler nedeniyle fabrikalar satılıp ellerinden alındı. Fakat fabrikalar hâlâ çalışıyor, insanlar çalışıyor, hammadde ihtiyacının büyük bir bölümü Tavaslı üreticilerden alınıyor. Üreticiler memnun; ürettiklerini fabrikaya satıyorlar. Tek sıkıntı, para yatıranların kazanç elde edememesi oldu.
Şefik yaşlandı, emekli oldu. Çok değişik işlere kalkıştı ama hep çevresindekilere fayda sağladı, kendisini pek düşünmedi. Son yıllarda kira verdiği için maddi sıkıntı çekiyordu. Kendisine, “Devletin senin durumunda olanlara destekleri var,” dediğimde bunu gururuna yediremediği için kabul etmedi. “Benden daha kötü durumda olanlar var, onlar alsın,” demişti.
1970’li, 80’li ve 90’lı yıllarda çevresine çok destek oldu. Herkese faydası dokundu. Ancak son zamanlarda onlardan ilgi görmediğini, paranın her şeyin önüne geçtiğini, insanların genetiğiyle oynandığını söylerdi. Aslında AKP’liydi, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a övgüler söylerdi. Ancak son yıllarda maaşı yetmediği için, “Sanki birileri Erdoğan’ı sabote ediyor, yeni seçimde iktidardan........
© Sonsöz
