menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

'Yaşamak bu yangın yerinde'

70 37
30.07.2025

Sıkça Lenin’e atfedilen bir söz vardır: “Eğer siyasete müdahale etmezseniz siyaset öyle ya da böyle hayatınıza müdahale edecektir.” Türkiye, uzun zamandır halkının siyasete yeterince müdahale etmediği ve tam da bu nedenle siyasetin halkın hayatına çok ağır, çok olumsuz müdahalelerde bulunduğu bir ülke durumunda.

O müdahaleleri yapanların en çok sevdiği söz kalıplarından biri ise “x üzerinden siyaset yapılmaz” şeklinde. X’in yerine o an neyi koymaları gerekiyorsa onu koyabilirler; bu bazen asker ölümleri olabilir, bazen bir iş cinayeti, bazen bir deprem olabilir, bazense bir yangın ya da sel felaketi.

Siyasetinin nasıl yapılacağını, neyin siyaset kapsamına girdiğini, neyin üzerinden siyaset yapılabileceğini ve bunu kimin yapabileceğini belirlemek bir güç ve iktidar göstergesidir. Bir konu üzerinden siyaset yapılacaksa eğer, onu ancak iktidar yapabilecektir, diğerleri yaptığında ise bu suistimal anlamına gelecektir.
Böylelikle siyasetin kırmızı çizgileri belirlenir, siyaset, yönetmeye dair teknik meselelere indirgenir, siyasal alan daraltılır ve muhalefet pasifize edilmek istenir. İktidar bunu başarabildiği oranda güçlü, muhalefet bunu kabul ettiği ve aşmaya girişmediği ölçüde zayıftır.

Oysa üzerinden siyaset yapılmaz denilen her şey sonuna kadar siyasidir, politiktir. Şiddetli bir depremde ölüp ölmeyeceğinizi o ülkenin konut politikaları, siyasetle sermaye arasında kurulan bağlantılar, belediyelerle rant arasındaki ilişki, ihale, rüşvet, komisyon belirler örneğin. Depremde ölen her bir kişi politik nedenlerle ölmüştür yani.

Aynısı “iş kazaları” denilen ama artık yaygın tabirle “iş cinayetleri” dediğimiz ölümler için de geçerlidir. İş cinayetlerinin sıklığını ve oranını o ülkenin emek politikaları, iş yasaları, emekçilerle patronlar arasındaki güç dengesi, denetimler ve cezalar belirler. Her bir iş cinayeti politiktir, ölen her işçi sonuna kadar politik nedenlerle ölmüştür.

Türkiye şimdilerde, son yıllarda bu mevsimde sürekli tanıklık ettiği üzere, büyük orman yangınları yaşıyor, bir metafor olarak ülke zaten yangın yeriyken bir de yaşadığımız bu yangınlar memlekete dair endişeli ve karamsar havayı daha da ağırlaştırıyor, daha da kesifleştiriyor.

Yangınlar demişken önce bir hatırlatma yapalım ve daha on gün önce, Meclis’in kapanmadan önceki son icraatı olarak geçen madencilik yasasını ve iktidar vekillerinin bu yasanın Meclis’ten hemen geçmesi için gösterdikleri çabayı........

© soL