menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Narsisizm çağı ve Hataylı Barış

4 7
19.10.2025

“Bugün ne yemek yapsam?” gündemi evde yemek zorunda olanlar için gerçekten zorlayıcı bir sorudur. Üstelik çok da zaman alıcıdır ancak yapacak bir şey yok. Ucuzu ve sağlıklıyı arıyorsak evde yemek yapmaktan kaçış yok biz emekçiler ve orta sınıflar için. Evde yemek yapmak ha deyince de olmaz; plan yapmak, buna göre evde malzeme bulundurmak ya da malzemeye göre yemek kurgulamak gerekir. Nereden baksan zahmetli, düşünsel ve pratik olarak yoğun bir süreçtir bu. Nihayetinde bir öğün yemektir bu ve insan sürekli acıkır.

Yazı yazma işi de bir nevi yemek yapmaya benzer. Bu analoji zannederim benim ruh hâlime ve gündelik pratiğime iyi bir tercüman oldu. Buradan devam edeyim. Yazı, yi bir yazı için plan, malzeme, üzerine düşünmek ve elbette baharat niyetine heyecan ve anlatma isteği gerekir. Her yazı anlatma isteğinden mi doğar emin değilim onun için hakiki bir anlatma isteği diğer tüm bileşenlerin yanında yazıyı lezzetlendiren bir çeşni niteliğindedir desem yalan olmaz. Dolayısıyla her zaman sevgili okur, elimde malzeme olmayabiliyor. Üstelik bol malzeme varsa dahi kimi zaman istek eksik, kimi zaman enerji yok, kimi zaman odaklanılmış ve düşünülmüş konu tatmin edici değil. Bütün bunlara ek olarak zaman, evet en önemlisi zaman da yaratılamayabiliyor. Ancak her şeye rağmen olur da başarırsam bir şeyler çiziktirerek merhabalaşmak, seslerimizin ve sözlerimizin birbirine karışması beni sevindiriyor. Çünkü hakiki bir şeylere tutunduğumu, bundan dolayı da güçlendiğimi ve derinleştiğimi hissediyorum.

Hakikatsiz bir çağda yaşıyoruz oysa… Gerçek sözcüğü tam karşılamıyor “hakikat”i… Kötü bir çağdayız. Bu çağa tüy diken liderlerle iyice yaşanmaz ve can sıkıcı bir hâle geldi hakikat. Kaba saba Donald Trump ile sembolleşen kapitalizmin geldiği en dehşetli nokta İsrail Parlamentosu’ndaki utanç verici Trump şovuydu. Filistin halkının acıları üzerinden espri yapılabilen o mekânın adi bir “stand up” gösteri kulübüne dönüşmesi, bileşenlerinin yılış yılış gülüşlerine eşlik eden empati yoksunluğu, kibir ve paçalarından akan riya ile bir kez daha başkaları adına ya da insanlığımız adına utandık, en çok da öfkelendik. Sanki öldürülen,........

© soL