menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Çağımızın Romanı

34 25
27.07.2025

Kocaman bir çöplükte mi yaşıyoruz? Bir söz vardı: “Hepimiz lağımın içindeyiz fakat bazılarımız yıldızları seyrediyor.” Buna benzer bir sözdü ama buraya yazınca hiç hoşuma gitmedi çünkü son derece toptancı, hiççiliği, öfkeyi, karanlığı ve çıkışsızlığı işaret ediyor. Oysa bu sarıdan karaya dönen ölüm sıcaklarında gönlümün istediği, serinlik eşliğinde biraz umut ve direnme gücü.

Nereden besleneceğiz? Hayat suyunu nereden emeceğiz?

Bir arafta baş aşağı asılmışken nasıl doğrulup yönümüzü bulacağız?

Ahmet Büke “Kırmızı Buğday”da “Ehtiyar kün öldü, bala kün doğamadı. İmdi börülerin vaktidir” diyor. Bu kurtlar zamanında, dişine kan değmiş canavarların insanı korkudan çıldırtan ulumalarını dinlerken saklandığın kuytularda hangi hikâyeyi duymak istiyorsun ey okur? Seni sana anlatan yüreğini gönendiren, içini ışıtan, kaderini kavratan, güç ve kök verenleri mi yoksa ıhtırıp seni insanlığından nedamet getirtenleri mi?

Bizim hikâyemiz ne/nasıl?

Bizim hikâyemiz nasıl yazılmalı?

“Egemen sınıfın düşünceleri, bütün çağlarda egemen düşüncelerdir başka bir deyişle toplumun egemen maddi gücü olan sınıf aynı zamanda egemen zihinsel güçtür. Maddi üretim araçlarını elinde bulunduran sınıf, aynı zamanda zihinsel üretim araçlarını da emrinde bulundurur; bunlar o kadar birbirinin içine girmiş durumdadır ki kendilerine zihinsel üretim araçları verilmeyenlerin düşünceleri aynı zamanda egemen sınıfa bağımlıdır” diyor Marx ve Engels “Yazın ve Sanat Üzerine”de. Şüphesiz tersyüz olmuş dünyanın dinamiklerini kavramamız, gerçek dünyanın üzerine örtülmüş kalın örtüyü önce aralamamız, sonra söküp atacak güce ulaşmamış önemli ve........

© soL